Leo Franco: Geldiğinde çokça tartışma oldu. Ben, yararlı olacağına inananlardandım. La Liga'da senelerce top oynamış ve hep ilk alternatif olarak düşünülmüş bir kaleci olarak, "sıfır bonservisle" gelmişti Galatasaray'a. Oynadığı maçlarda genel kanı, ekstra bir katkı yapmadığı yönündeydi. Hakikaten de 3 maç hariç (deplasmandaki Panathinaikos ve Atletico Madrid maçları ve ligin ilk yarısındaki Beşiktaş maçı) hiç üst düzey performans sergilemedi. Vasattı genel olarak ve sorun yaşayan Galatasaray savunmasının arkasında vasat bir kaleci hemen her maç gol yerdi. Leo Franco da o golleri yedi. Üzerine bir de Fenerbahçe maçında Selçuk Şahin'in kariyerinde tekrar tırmanışa geçmesini sağlayan ve kendisine milli takım yolunu açan o saçma golü yiyerek Galatasaray defterini bir nevi kapatmış oldu. Muhtemelen seneye kendisini ligimizde izlemeyeceğiz.
İbrahim Kaş: Son yıllarda oyuncu çıkarmakta zorlanan Beşiktaş altyapısının son ürünlerinden biri olarak bedavaya gittiği Getafe takımından büyük umutlarla kiralandı. Gerçi taraftarın büyük bölümü karşıydı gelişine. Son bir sene doğru düzgün top oynamamış, ayrıca ayrılırken de fazla bir patlama yapmamıştı futbol olarak. Yani ne olursa olsun kapalı kutuydu. Bunun üzerine bir de bu sene ayyuka çıkan özel hayatındaki gel gitler eklenince bir türlü performansını yeterli düzeyde tutamadı. Kötü futbolu yüzünden de tekrar Getafe'ye geri dönmesine karar verildi. Tabii şu günlerde halen daha ismi magazin basınından inmek bilmiyor.
Servet Çetin: Sezon başında Marsilya'ya transferi gerçekleşmeyince bir türlü kafasını Galatasaray'a verip işine konsantre olamadı. Zaten Rijkaard'ın futbol felsefesine uygun bir yapısı yoktu. Ayağa ve çabuk top yapan savunma oyuncularını seven Rijkaard, Servet'in ağır ve ayağında çok top tutan oyun stilini doğal olarak sevemedi. Ayrıca kısa pasla savunmadan çıkması gerekirken inadına sıkışıp isabetsiz uzun toplar kullanması, bir anda kendini kulübede buluvermesine neden oldu. Savunmada da aklının Avrupa'da kalmış olması nedeniyle eskisi kadar dikkatli davranmayınca kendisinden vazgeçilmesi çabuk oldu. Şimdi 3'e 5'e bakılmadan elden çıkartılmaya çalışılıyor.
Gökhan Zan: Sezon başında Servet'in Avrupa'ya transferi göz önüne alınarak, alternatif yerli stoper olması amacıyla alındı. Servet gidemeyince tandemi beraber kurdular. İlk maçlarda bana kalırsa çok da fena değildi ancak Beşiktaş'taki kronik omuz rahatsızlığı Galatasaray'da da kendisini yakalayınca neredeyse bir 4 ay formasından uzak kaldı. İyileştikten sonra da Rijkaard tarafından düşünülmedi. Önümüzdeki sezon asla bir 11 oyuncusu olarak düşünülmediği kesin.
Andre Santos: Son yıllarda yıldız yabancıya alışmış Fenerbahçe taraftarına bu sezonki yabancı transferi olarak arkadaşı Cristian ile beraber alındı. Maliyet olarak 6-7 milyon euro gibi bir rakam söz konusuydu ancak bu verilen bedelleri futbol olarak bir türlü karşılayamadı. Sezonun ilk yarısında sol açık olarak oynadı. Top ayağına geldiğinde seri çalımlarla ceza sahasına sokulup sert şutlarla tehlike yaratabiliyordu ancak devamlılık konusunda sıkıntılar yaşadı. İkinci yarıda soıl bek olarak oynadı ancak asla 6 milyonluk bir sol bek performansı vermedi.
Elano Blumer: Manchester City'den transfer edildiği gün yer yerinden oynamıştı. Tabii boru değidi. Brezilya milli takımının önemli bir oyuncusu transfer edilmişti ne de olsa. Ayrıca Premier Lig oyuncusuydu ve pasa dayalı futbol için biçilmiş kaftan olarak görülüyordu. Ancak o bir türlü uyum sağlayamadı. Bunda kendisinin hataları olduğu kadar, Galatasaraylı oyuncuların oynanmak istenen futbola uygunsuz olmalarının da payı vardı ancak ne olursa olsun, o da kendisine yapılan yatırımları karşılayamadı.
Rodrigo Tabata: Delgado ve Yusuf'un yaşadığı sakatlık sorunlarının ardından Mustafa Denizli'nin 10.5 numara talebini karşılamak üzere Gaziantepspor'dan 8 milyon euro gibi bir rakam karşılığında transfer edildi. Beşiktaş'a geldiği günden bu yana maliyetinin altında ezildi. Gönderilmek istense de o parayı veren olmayacağı için gönderilemedi. Bedava verilse taraftar kulübü basardı. Aslında oynadığı maçlarda çok kötü değildi. Katkı sağladığı maçlar da oldu ancak yine de üzerine yüklenen yükün ağırlığını kaldıramadı.
Deivid de Souza: Sakatlıklarla boğuştuğu bir sezon oldu. İyileştiğinde de özel hayatındaki sorunlar nedeniyle dikkat çekti ve gelen dedikodulara göre yönetimin vetosu nedeniyle Daum tarafından şans verilmedi. Bazı maçlarda mecburen oynatıldı ancak onlarda da maç eksiği yüzünden silik kaldı. Netice itibariyle varlığıyla yokluğunun belli olmadığı bir sezon izledik.
Nourdin Boukhari: Benim şahsen çok şey beklediğim bir oyuncu olarak Kasımpaşa forması giymek üzere Türkiye'ye geldi. Yıllarca Hollanda liginde üst düzey futbol oynamış ve saygı kazanmıştı. Ancak ne var ki Türkiye'ye bir türlü alışamadı. Sonradan birkaç maçta forma bulmasına rağmen bu kez takımın diğer yabancıları gibi, Yılmaz Vural'la yıldızı bir türlü barışmadı ve idman topçusu oldu çıktı. Önümüzdeki sezon ligimizdeki diğer takımlar tarafından rahatlıkla düşünülebilecek bir potansiyele sahiptir yine de.
Nihat Kahveci: Yüklü bir ücret karşılığında Beşiktaş'a geri döndü. Taraftarın da çok sevdiği sembol bir isim olarak takıma katkı yapması bekleniyordu. Askerlik sebebiyle sezon öncesi hazırlık kampına katılamaması ve ligin ilk maçlarında hiç de alışık olmadığı tek forvet pozisyonunda oynaması nedeniyle sezona çok kötü bir başlangıç yaptı. Bu kötü başlangıç ve atamadığı gol yüzünden strese girdi. Strese girdikçe daha kötü oldu. Daha kötü oldukça taraftardan da tepki çekmeye başladı ve koca sezonu öylece yedi. Seneye hazırlık kampına tam anlamıyla katılabilirse iyi bir sezon geçirecektir.
Mert Nobre: Buraya başka isimler de yazabilirdik ancak ben Nobre'yi tercih ettim. Geçen sezon sonunda yıllık 2,5 milyon euro karşılığında sözleşme yenilemiş bir oyuncu olarak bu sezon en azından birkaç maçta çıkıp önemli işler yapmalı, goller atmalıydı. Ancak kelimenin tam anlamıyla berbat bir sezon geçirdi. Hiç verimli olamadı. 2,5 milyon euroluk maliyetiyle büyük hayal kırıklığı oldu.
Ayrıca bu oyuncuların dışında Güiza, Tony Sylva, Ümit Karan, Hakan Balta, Ayhan Akman, Yusuf Şimşek, Mehmet Topuz, Mehmet Yıldız, Michael Petkovic, Ragıp Başdağ ve Fahri Tatan gibi isimleri de yılın patatesleri arasında sayabiliriz.
1 yorum:
ben de kendi 11'imi paylaşıyım. çoğu mevkiide ortak kararlarımız var zaten.
-------------akın----------------
i. kaş---yasin---gökhan---h. balta
serdar--cristian--elano----erman k.
---------nobre---semih------------
Yorum Gönder