Bugün gazetelerde Ceyhun Eriş'le ilgili çeşitli haberler var. Transfer olduğu Assyriska takımının Ermeni Soykırımı iddialarıyla ilgili tavrı masaya yatırılmış. Ceyhun şimdi ne yapacakmış? Neden bu Ermeni destekçisi süryani takımına transfer olmuş? Başka takım mı yokmuş? Türlü türlü sorular var.
Önce Ceyhun Eriş'in benim gözümde nasıl bir futbolcu olduğunu açıklayayım. Mental olarak tipik türk futbolcusudur Ceyhun. Tabii iyi ve kötü yönleri biraz daha hallicedir. Bunları şimdi kendimce açıklayacağım. Manikdepresif futbolcu tipindedir yani. Manikken harikalar yaratır. Geriye gelir, top alır, top dağıtır, arkadaşlarını yönlendirir, asist yapar, gol atar, duran top kullanır... Yani taşına altına elini sokar. Ortalama türk futbolcularına nazaran daha yetenekli olduğu için de bu işleri hakkını vererek yapar, milli takım seviyesine kadar çıkabilir. Depresifken yüzünü görmek istemezsiniz. Saha içinde kaybolur, hırçınlaşır, rakibe ve hakeme sarar, kendi arkadaşlarının moralini bozar, elini kolunu oynatarak teknik direktörüne sataşır, hele bir de oyundan alınırsa tripten tribe girer... Ne denirse densin, takım içinde baskın bir karakterdir Ceyhun. Bu, Ankaragücü'nde de böyledir, Siirtspor'da da böyledir, Ariel Ortega'nın başını yediği Fenerbahçe'de de... Bu iki duruma çeşitli eklemeler yapabiliriz. Ancak şu var ki, Ceyhun çok uzun zaman geçmeden mutlaka depresif bir hale girer. Hiçbir takımda uzun süre kalamaz. Kısacası Ceyhun, her ne kadar yeteneğinden ötürü takdir ettiğim bir oyuncu olsa da mental sorunları nedeniyle asla tercih etmeyeceğim tarzda bir oyuncudur. Haa, dilinden anlayan biri çıkar mı? Kimbilir, vardır belki öyle bir teknik direktör.
Neyse, gelelim Ceyhun'un adının geçtiği bu son olaya. Assyriska'nın Ermeni destekçisi olduğu ve 24 Nisan tarihine denk gelen maçlarda siyah bantla sahaya çıktıkları söyleniyor. Tabii bizim basın da kaçırmaz böyle polemik konularını. Derhal olay hakkında ahkam kesmeye başlamış bile. Muhtemelen Assyriska'nın bu durumunu yeni öğrenmişler. Tarih de yaklaştığı için gündeme getirmişler. Çünkü Ceyhun'un imza attığı günlerde yoktu hiç böyle bir tartışma. Hatta daha da ileri gidecek olursak, önceki senelerde Assyriska'nın Süryani unsurları nedeniyle Anadolu bağlantıları irdelenmiş, kulüp yöneticileriyle de röportaj falan yapılmıştı birkaç gazete tarafından. Hiç de öyle türk düşmanı bir tavırla karşılaşılmamıştı. Muhtemelen bir yerlerde bir abartı söz konusu. Haa, bu adamlar hakikaten Türk düşmanı ise Ceyhun'u neden böyle umut bağlayarak transfer ediyorlar? Flaş transfer payesiyle gitti neticede bu adam oraya.
Şimdi kimileri çıkmış diyor ki: "Ceyhun bir türke yakışanı yapsın, 24 Nisan tarihindeki maça çıkmasın"
Olaya ancak bu kadar düz mantık ve odun bir şekilde yaklaşılabilirdi herhalde. Ancak bizden beklenebilecek bir yüzeysellik tabii. Ceyhun'un yerinde olmak zor. Bence Ermeni meselesi konusunda fazla takılmamalı. Kendisi de demiş zaten "Ben buraya futbol oynamaya geldim, başka bir şeyle ilgilenmiyorum" diye. O maçta oynamak istiyorsa oynamalıdır Ceyhun. Ancak eğer görüş olarak soykırımı benimsemiyorsa o bandı takmamalıdır. Benimsiyorsa da burada kimse ona kızmamalıdır. Haa, ben olsam ne yapardım? O maçta oynamazdım. Ancak bir türke yakışanı yapmak için değil, herhangibir siyasi kavganın içinde maşa olmamak için...
Önce Ceyhun Eriş'in benim gözümde nasıl bir futbolcu olduğunu açıklayayım. Mental olarak tipik türk futbolcusudur Ceyhun. Tabii iyi ve kötü yönleri biraz daha hallicedir. Bunları şimdi kendimce açıklayacağım. Manikdepresif futbolcu tipindedir yani. Manikken harikalar yaratır. Geriye gelir, top alır, top dağıtır, arkadaşlarını yönlendirir, asist yapar, gol atar, duran top kullanır... Yani taşına altına elini sokar. Ortalama türk futbolcularına nazaran daha yetenekli olduğu için de bu işleri hakkını vererek yapar, milli takım seviyesine kadar çıkabilir. Depresifken yüzünü görmek istemezsiniz. Saha içinde kaybolur, hırçınlaşır, rakibe ve hakeme sarar, kendi arkadaşlarının moralini bozar, elini kolunu oynatarak teknik direktörüne sataşır, hele bir de oyundan alınırsa tripten tribe girer... Ne denirse densin, takım içinde baskın bir karakterdir Ceyhun. Bu, Ankaragücü'nde de böyledir, Siirtspor'da da böyledir, Ariel Ortega'nın başını yediği Fenerbahçe'de de... Bu iki duruma çeşitli eklemeler yapabiliriz. Ancak şu var ki, Ceyhun çok uzun zaman geçmeden mutlaka depresif bir hale girer. Hiçbir takımda uzun süre kalamaz. Kısacası Ceyhun, her ne kadar yeteneğinden ötürü takdir ettiğim bir oyuncu olsa da mental sorunları nedeniyle asla tercih etmeyeceğim tarzda bir oyuncudur. Haa, dilinden anlayan biri çıkar mı? Kimbilir, vardır belki öyle bir teknik direktör.
Neyse, gelelim Ceyhun'un adının geçtiği bu son olaya. Assyriska'nın Ermeni destekçisi olduğu ve 24 Nisan tarihine denk gelen maçlarda siyah bantla sahaya çıktıkları söyleniyor. Tabii bizim basın da kaçırmaz böyle polemik konularını. Derhal olay hakkında ahkam kesmeye başlamış bile. Muhtemelen Assyriska'nın bu durumunu yeni öğrenmişler. Tarih de yaklaştığı için gündeme getirmişler. Çünkü Ceyhun'un imza attığı günlerde yoktu hiç böyle bir tartışma. Hatta daha da ileri gidecek olursak, önceki senelerde Assyriska'nın Süryani unsurları nedeniyle Anadolu bağlantıları irdelenmiş, kulüp yöneticileriyle de röportaj falan yapılmıştı birkaç gazete tarafından. Hiç de öyle türk düşmanı bir tavırla karşılaşılmamıştı. Muhtemelen bir yerlerde bir abartı söz konusu. Haa, bu adamlar hakikaten Türk düşmanı ise Ceyhun'u neden böyle umut bağlayarak transfer ediyorlar? Flaş transfer payesiyle gitti neticede bu adam oraya.
Şimdi kimileri çıkmış diyor ki: "Ceyhun bir türke yakışanı yapsın, 24 Nisan tarihindeki maça çıkmasın"
Olaya ancak bu kadar düz mantık ve odun bir şekilde yaklaşılabilirdi herhalde. Ancak bizden beklenebilecek bir yüzeysellik tabii. Ceyhun'un yerinde olmak zor. Bence Ermeni meselesi konusunda fazla takılmamalı. Kendisi de demiş zaten "Ben buraya futbol oynamaya geldim, başka bir şeyle ilgilenmiyorum" diye. O maçta oynamak istiyorsa oynamalıdır Ceyhun. Ancak eğer görüş olarak soykırımı benimsemiyorsa o bandı takmamalıdır. Benimsiyorsa da burada kimse ona kızmamalıdır. Haa, ben olsam ne yapardım? O maçta oynamazdım. Ancak bir türke yakışanı yapmak için değil, herhangibir siyasi kavganın içinde maşa olmamak için...
0 yorum:
Yorum Gönder