Kısa bir süredir yeni yazı eklemediğimiz Rüzgar Gibi Geçti serimizde bugün 4 futbolcuyu daha hatırlayalım dedim.
İbrahim Ba: İlk olarak Çaykur Rizespor'da forma giymiş, daha doğrusu pek forma giyemese de kadroda bulunmuş olan İbrahim Ba'dan başlayalım. Kimse inanmamıştı onun ülkemizde, üstelik de Rize'de oynayacağına. Ancak nasıl olduysa, karadeniz ekibi kendisini kadroya katmayı başardı. Yıllarca fransız milli takımında ve AC Milan'da top koşturmuş, bir dönem Avrupa'nın en iyi sağ açığı olarak adından çok söz ettirmiş bir futbolcuydu. Rize formasıyla şöyle doyasıya bir izleyemedik kendisini. Hatta top ayağına değdi mi, ondan bile şüpheliyim. Tabii takımdan uzaklaştırılması pek uzun sürmedi. İşin daha da ilginci, Rize'den sonra AC Milan'a geri döndü bir seneliğine. Yani Rize'de kadroya gireme, sonra yine git Milan'a transfer ol. Hakikaten ilginç...
Robert Enke: Rüştü'nün Barcelona'ya gitmesiyle birlikte aynı takımdan gelmişti o da Fenerbahçe'ye. Almanya'nın gelecek vaadeden kalecilerinden biri olarak gösteriliyordu, ki zaten Barcelona'da oynayarak da bunu göstermişti. Büyük umutlarla geldi Türkiye'ye ancak sarı lacivertli formayla sadece bir maça çıkıp, onda da İstanbulspor'dan birbirinden enteresan 3 gol yiyince hemen uçağa yetiştirildi. Belki biraz daha sabredilebilirdi kendisine. Zira Türkiye macerasından sonraki kariyeri gayet başarılıydı.
Felipe: Fatih Terim'in 2. Galatasaray döneminde "yeni Hagi" olsun diye Brezilya'dan getirilmişti Felipe. İnanılmaz yumuşak bilekleri vardı ve adeta yürüyerek çalım atıyordu. Galatasaray formasıyla çıktığı 14 maçın çoğunda da bence sonuca direkt etki eden bir oyuncuydu. İstanbul'a ayak basalı 3 ay olmuştu ki, koşmadığı gerekçesiyle biletini kesti Fatih Hoca. Muhtemelen onun gidişine en çok üzülen de Felipe'nin paslarıyla o ara gol rekoru kırmak üzere olan Arif Erdem olmuştur.
Amaral: Beşiktaş'ın Müslüm Babası. Büyük umutlarla transfer edilmiş, ancak o da sadece 2-3 ay sonra gönderilmişti. İlk olarak Fatih Terim'in Fiorentina yıllarından hatırlıyorum kendisini. Takımın orta sahasının en önemli elemanlarından birisiydi. Daha çok savunmaya yönelik, agresif bir futbol oynuyordu. Beşiktaş, onu alarak büyük iş yapmıştı yorumlara göre ancak ne yazık ki onunla da maya tutmadı. Böylece Amaral da "neden geldin neden gittin abi" dediklerimizden biri oluverdi.
0 yorum:
Yorum Gönder