FSM ve Haliç Köprüsü'ndeki çalışmalarda asli işimi yapıyor olmam sebebiyle uzun süredir ne gündemi hakkını vererek takip edebiliyorum, ne de bloga girip iki satır yazı karalayabiliyorum. Neyse ki işlerin sonuna yaklaştık da fırsat yaratıp bugünkü maçı izledim. Bundan sonra burayı ihmal etmemeye niyetliyim.
Maça gelecek olursak, öncelikle futbolu özlediğimizi ancak Türkiye'deki futbol ortamının her geçen gün daha da sıkıntılı bir hal almaya başladığını söylememiz gerek. Bu karşılaşmanın Erzurum'da oynatılması iyi bir fikirdi aslında. Ancak tribüne gelen taraftarların yanlarında o meşaleleri de içeriye sokmalarına izin veren zihniyeti anlamak mümkün değil. Meşaleyi yakıp sahaya atan taraftara artık kızamıyorum. O meşalelerin oraya girmesine izin verene bakmak lazım.
Galatasaray, sezona başlarken iyi bir sınav verdi diyebiliriz. Umut ve Elmander'le maça başlayan Fatih Terim, Fenerbahçe savunmasındaki top kullanma yeteneği kısıtlı oyuncular üzerinde baskıyı daha ilk dakikadan kurmayı başardı ve takım da bu sayede bolca top kazanıp pozisyon buldu. Maçın başında Elmander'in pasıyla Umut'un kaçırdığı pozisyon, ilerleyen dakikalarla
ilgili de fikir veriyordu. Aynı Umut, 19. dakikada çok güzel ve zor bir gole imza atarak takımı öne geçirdi. Galatasaray, özellikle ilk 30 dakikada Umut-Elmander ikilisiyle girdiği pozisyonları değerlendirebilse skor 3'e 4'e ulaşabilir ve maç kopardı. Bu tarz oyuncuların zor pozisyonları gole çevirirken basitleri harcama huyları bu maçta bir kez daha ön plana çıktı.
İlk yarının son 10 dakikası Fenerbahçe biraz daha baskılıydı. Galatasaray, ilk anlardaki baskıyı da uygulayamayınca Fenerbahçe daha çok hücum yapar oldu. Ancak şu bir gerçek ki, orta sahada Mehmet Topal-Cristian ikilisiyle bu sezon bitmez. Aykut Kocaman, halen daha Emre Belözoğlu varken sahaya yansıttığı futbol anlayışıyla ilerlemeye çalışıyor. Ancak bu ne Topal'la olur, ne de Cristian'la. Tarz olarak baktığımızda bu işi becermeye en fazla yaklaşabilecek isim Mehmet Topuz'dur. O da ne kadar yapabilir, tartışılır. Fenerbahçe, ilk yarının sonunda tartışmalı bir anda golü bulup skoru 1-1'e getirirken, muhtemelen Aykut Kocaman sahadaki futboldan olmasa da, soyunma odasına bu skorla gidebildiği için nispeten memnundu.
İkinci yarı da aynı ilk yarıdaki gibi Galatasaray baskısıyla başladı. Umut Bulut, süratini ve dayanıklılığını kullanarak bir gol daha attı. Bu golde Selçuk'un pası harikaydı. Selçuk, bu sezon üzerine koyarak devam edecek gibi görünüyor. Golden kısa süre sonra Fenerbahçe'nin tartışmalı golü geldi. Gol pozisyonunda Cristian'ın elle oynadığına dair itirazla vardı ancak bence muğlak bir pozisyondu. Hakem elle oynama verse de devam dese de itiraz etmemek lazım bana kalırsa. Yoruma açık... Önemli olan, bu pozisyonun ardından sakin kalıp mücadeleyi sürdürmekti ancak Engin Baytar bu yolu tercih etmedi. Gördüğü kırmızı kart, kesinlikle bir Galatasaray futbolcusuna yakışmıyor. Ciddi bir ceza alacaktır. Ki almalıdır da...
Galatasaray, 10 kişi kalmasına rağmen mücadeleyi bırakmadı. Oyuna giren Amrabat, rakip sahada topu tutma özelliği ve yaratıcı yetenekleri sayesinde takımı pozisyonlara soktu. Bu maçta, Galatasaray kadrosunun geçen seneye nazaran ne kadar genişlediğini gördük. Savunmada Dany, hücumda Umut, sol kanatta Amrabat, sağ tarafta her ne kadar bugün hiç gününde olmasa bile Hamit, bu takıma çok şey katacaklar. Daha takıma Burak, Melo ve Ujfalusi gibi isimler de girecek. İşte bu ortamda Engin'in yaptıkları hiçbir mantıkla bağdaşmıyor.
Fenerbahçe'de ise takımın en iyisi olarak Dirk Kuijt göze çarptı. Bu sene büyük katkı yapacak belli ki. Müthiş bir fizik gücü ve oyun zekası var. Rakiple profesyonelce uğraşmayı da iyi biliyor. Bekir, geçen sezonun ikinci yarısındaki motivasyonla yakaladığı formu sürdüremeyecek gibi görünüyor. Tabii Egemen de Yobo gibi onun açıklarını kapatabilecek bir oyuncu değil. Yobo'yla Egemen'in nasıl bir ikili olacağını göreceğiz. Yobo, bundan önceki iki senede olduğu gibi sol stoper olarak değil, sağ stoper olarak oynayacak. Bu değişikliğe uyum sağlamasını bekliyorum tecrübesi itibariyle. Bunlar dışında Kuijt'in sağ çizgide, Sow'un en uçta ve Topuz'un da orta shaa göbeğinde değerlendirilmeleri sanki daha doğru olacak gibi. Her şeyi zaman gösterecek. Caner'in bu kadar formsuz ve kötü olduğu bir maçta Stoch da düşünülebilirdi sonlara doğru. Burada da Volkan'ın sakatlanıp çıkması Fenerbahçe'nin şanssızlığı oldu diyebiliriz.
Sonuç olarak pozisyonu bol ve güzel bir maç izledik. Galatasaray, çok daha farklı kazanabilirdi ancak zar zor da olsa 3-2 kazanmayı başardı. Bir gol iki asist üreten Selçuk İnan maçın tartışmasız en iyisiydi.
0 yorum:
Yorum Gönder