Uzun süredir blog yazısı yazamamanın vermiş olduğu açlık ve eziklikle bugünkü Trabzonspor-Galatasaray maçının başına oturdum. Yazı yazmaya niyetlenmiş olmam, sanırım uğurlu geldi ve Galatasaray 4-2'lik galibiyetle Süper Final'de ilk iki sırada yer almayı garantilemiş oldu.
Maçın anlatılacak pek bir şeyi yok aslında. Lig bitti bitiyor ve koca bir sezon ne izlediysek, sahada yine onu gördük. Galatasaray, oyunun kontrolünü elinde tutan, istediğinde tempo ayarlamasını yapan, istediğinde oyunu soğutup istediğinde golü atan taraftı. Oyunun kontrolü sadece son 7-8 dakikada Trabzonspor'a geçti. Bunun dışında stressiz bir maç izledik.
Galip takım yerine ev sahibinden başlayalım bu kez. Trabzonspor önümüzdeki sezon büyük bir ihtimalle Burak Yılmaz'ı kadrosunda tutamayacak. Ancak bu duruma halen bir önlem düşünülmüş değil. Halen daha ekstra bir varyasyon, Burak'sız bir
oyun şablonuna sahip değiller. Ne Halil Altıntop, ne de Paulo Henriqu bu boşluğu doldurabilir. Aslında o oyuncularla da oynarsınız ancak uygun bir stratejiyle oynarsınız. İleride onlara attığınız her topta aslında Burak'ı aradığınız müddetçe elinize bir şey geçmez. "Topu Olcan'a ve Colman'a ver, onlar bireysel yetenekleriyle bir şeyler yapsın" demek asla ve asla Burak Yılmaz olmadan uygulanacak strateji kavramını karşılamıyor. Bakalım seneye neler olacak ve Burak beraberinde neler götürecek Trabzon'dan. Bugün Galatasaray'a iki gol attıklarına bakmayın. Galatasaray maçlarının müthiş oyuncusu Gustavo Colman'ın geleneği sürdürmesiyle oldu bunlar.
Galatasaray'a gelince, takımın maç boyunca istediğini yaptığını zaten yukarıda belirttik. Bunun dışında Selçuk İnan'ın her maç daha da büyüdüğünü, kendisini Süper Final'e çok iyi hazırladığını ve konsantrasyonunun gerçekten üst seviyede olduğunu belirtmek gerek. Trabzon için Burak Yılmaz neyse Galatasaray için de Selçuk İnan odur. Bugün Selçuk'un dışında bir de Emmanuel Eboue izledik. "Bir bek nasıl hücum yapmalıdır" sorusunun cevabını verdi. Gerek sürati, gerek fiziği ve gerekse de tekniğiyle ön plana çıktı. Gününde bir Eboue'nın neler yapabileceğini ve maç kazandırabileceğini gösterdi. Önünde oynayan Engin'in genelde içeriye kat ederek oynamasının yarattığı avantajı iyi kullandı. Engin, rakip stoper Cech'i yanında taşırken, Eboue'nin de önünde müthiş bir koridor oluştu. Olcan'dan yeterli savunma desteği de gelmeyince Eboue bu koridorda ileri geri çalıştı.
Süper Final maçlarında dikkatimi çeken önemli bir konu da Johan Elmander. Sadece bugün değil, Fenerbahçe ve Beşiktaş'a karşı da durum aynıydı. Ben bu son üç maçta Elmander'i pek beğenmedim. Sakatlık sonrası halen daha formunu bulabilmiş değil. Pozisyonlarda ağır kalıyor ve çabuk düşüyor. Muhtemelen sezonun yorgunluğu onu kötü etkilemiş. Baros'un bu süreçte takıma biraz daha entegre olması lazım. Necati ve Elmander'in kenardan ciddi bir desteğe ihtiyaçları var. Bu destek şimdilik Aydın Yılmaz tarafından veriliyor şaşırtıcı bir biçimde. Aydın bugün de sonradan oyuna girdi ve güzel işler yaptı. Takımı rakip alana taşıyan oyunculardan birisi oldu. Ondan her maç gol ya da asist beklememek gerek. Bugünkü gibi oynadığı sürece zaman içinde ilk onbire de yerleşebilir.
Galatasaray bugün oyunu rölantiye almasa 6-7 tane atabilirdi. Tabii bu asla Aslantepe'deki maçın kolay geçeceği anlamına gelmesin. O maçta Trabzonspor'dan bir çelme de gelebilir. Zira normal sezonda bunu yaşadık. Bu yüzden hafta içi oynanacak olan maçı asla hafife almamak lazım. Fatih Terim de o maçı hafife almadığını Elmander ve Selçuk İnan'ı erken denebilecek zamanlarda oyundan çıkararak gösterdi. Bir sakatlık ya da ceza riski almadı ve oyuncularını da dinlendirdi. Oyuncular da aynı bilinçte olduğu sürece sorun yok. Tabii Burak Yılmaz'ın da o maçta döneceğini düşünürsek bugünkünden zor bir karşılaşma izleyeceğimizi öngörebiliriz.
Son olarak, bu Süper Final maçlarının zamanları konusunda hiç konuşulmayan bir şey var. Bu maçlar şampiyonluk düğümünü çözecek ancak yine de ayrı günlerde oynanıyor. Evet, bu işin bir de pazarlama yönü var. Maçların canlı yayınları, hafta sonuna yayılarak daha çok izleyiciye ulaşması ve yayıncı kuruluşun yatırımlarının kurtarılması gibi ayrıntıları göz ardı edemiyoruz belki ama mantık olarak şampiyonluğa koşan ve puan olarak neredeyse eşit olan iki takımın maçlarının aynı anda oynanması adaletin gereğidir. Tuttuğumuz takımları bir kenara bırakalım, futbolsever olarak adaletin a'sını bile görmediğimiz şu günlerde belki de boş bir serzenişte bulunuyorum ama durum böyleyken böyle...
2 yorum:
Sampiyon olamazsak bu "Langirt" diyecegimiz anlarda futbolcularimiz beceriksizlik yapmasindan dolayi olur. (Batdal, Baros,Aydin ve Necati )
Trabzon maçi langirt diyecegimiz bir maç degildi ama Necati yine 3 tane pozisyonu heba etti. Buda onun formsuz oldugunun bir göstergesi (bence). Baros'u bir sekilde topa sokmak lazim
Birde Muslera ver iki maçdir kötü durumda kendisine gelmesi gerek
Dipnot :Ustam yazilarini özlemisiz!
Eyvallah Fırat :) Fırsat bulamadık bir süredir.
Necati ve Muslera konusuna gelince, özellikle Necati konusunda katılıyorum sana. Muslera'nın elleri küçük biliyorsun :)
Yorum Gönder