Müthiş bir futbol akşamını daha geride bıraktık. Galatasaray'ın, Manchester United gibi üst sınıf Avrupa takımlarını dize getirdiği günleri ne kadar çok özlediğimizi bir kez daha gördük. Ve bu zaferlerin Galatasaray'a ne kadar çok yakıştığını da...
Aslında bu zaferi Fatih Terim'in bir gün önceki basın toplantısı müjdeliyordu. Son haftalarda alınan inişli çıkışlı sonuçlara rağmen o kadar özgüvenli ve o kadar yatıştırıcı bir hali vardı ki hocanın, muhtemelen onun bu rahatlığı oyunculara da sirayet etmişti. Nitekim maça ne kadar iyi konsantre olduklarını da gördük. 90 dakika boyunca topa hakim olan, kontrolünü kaybetmeyen, hakemle ve rakiple oynamayan (Burak'ın penaltı arayışı hariç) bir Galatasaray izledik. Bireysel performansların da tavan yaptığı bir maçtı.
Maçın ilk 20-25 dakikasında Selçuk'u topla buluşturamama sorunu yaşadı Galatasaray. Tabii bu nedenle organize olmakta da zorlandı. Topa daha çok sahip olan taraftı ancak yük Hamit ve Amrabat'ın sırtına biniyordu. Sonradan Selçuk'un oyuna dahil oluşu takımı oldukça rahatlattı. Selçuk, yanında oynayan Melo'nun geçen sezondan esintiler sergilemesiyle daha da rahatladı ve etkili bir oyun oynadı. Melo, muhtemelen sezonun hedef maçı olarak bugünü seçmişti kendisine. Müthiş motive ve güçlüydü.
Deplasmandaki ilk Manchester United maçını hatırlıyorum da, her omuz darbesinde yıkılan ve topu bırakan, beli dönmeyen Melo'dan sonra bugünkü Melo cennetten çıkma gibiydi diyebiliriz.
Selçuk ve Melo'nun dışında Hamit, Riera, Amrabat, Eboue ve oyuna girdikten sonra Engin de çok etkiliydiler. Savunmada Dany zaman zaman yerini kaybetse de Semih başta olmak üzere diğer oyuncuların yüksek konsantrasyonu ve Muslera'nın kusursuzluğu sayesinde sorun yaşanmadı. Özellikle Riera'daki gelişim çok önemli. Birçok kişi bunun üzerinde duruyor ama bir kez de ben dile getireyim. Adam 30'undan sonra müthiş bir sol bek oldu. Ne kadar büyük profesyonel olduğunu gösterdi. Sol bek oynamayı öğrendi ve özünde sol bek olanlara tercih edildi haklı olarak.
Eboue'ye de ayrıca değinmek lazım. İlk yarıda yine sezon boyunca olduğu gibi vasattı. Ancak ikinci yarıda bambaşka bir Eboue izledik. Golden önce Melo'yla yaptıkları ikili oyun. Sonrasında yaptığı etkili driplingler ve akıllı oyunuyla ikinci yarıda izini bırakan oyunculardan birisi oldu Eboue. İstediğinde neler yapabileceğini gösterdi.
Rakibin gençliği, as takım olmayışı falan bolca spekülasyon konusu olmuştu. Bugün tekrar gördük ki Manchester United, Manchester United'dır. Yedeği ası yoktur. Tek eksikleri tecrübesizlikleriydi. Bazı oyuncularda İstanbul'a indikten sonra yaşadıklarından dolayı olsa gerek, bir şaşkınlık seziliyordu ancak takım olarak ne kadar çabuk ve koordineli hareket edebildiklerini maç boyunca gösterdiler. Galatasaraylı oyuncuların üst düzey mücadelesi olmasa bugün galip de gelebilirlerdi.
Galatasaray, bu maçla birlikte geçmişine bir dönüş yapmıştır. Özünü bulmuştur. Bundan sonrası daha kolay olacak şüphesiz. Arena'daki ilk zaferin Manchester United gibi bir deve karşı olması da ayrı bir motivasyon. Şimdi son maç Braga deplasmanında. Braga, sahasında sıkıntı yaşayabilen bir takım. Hatta genel olarak deplasmanda iyi, sahalarında sorunlu olduklarını söyleyebiliriz. Bir nevi Mersin İdmanyurdu sendromu yaşıyorlar yani :) Belki yenilsek dahi gruptan çıkabiliriz ancak işi garantiye almakta fayda var. Portekiz'de alınacak bir galibiyet, takımın özgüvenine de müthiş katkı yapacaktır. Neler olacağını 15 gün sonra göreceğiz...
0 yorum:
Yorum Gönder