28 Aralık 2011 Çarşamba

MAA'dan Futbolun Orman Kanunları


Devre arası gelip futbolsuz kalınca yine transfere sarıldık. Ancak bu futbolsuz ara biraz kısa süreceği için transferle futbol, önümüzdeki dönemde birbirine karışacak ve aynı isimleri üç gün arayla iki farklı takımda izleme şansı bulacağız. Haliyle kafamız da karışacak bol bol. 

Her ne kadar transfer dönemi resmi olarak başlamamış olsa da, işi sıkı tutan bazı takımlar kadrolarını tekrar yapılandırmaya başladı bile. Bu takımlardan biri olan Gaziantepspor, şike soruşturması kapsamında aylarca cezaevinde yatan ve geçtiğimiz günlerde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan İbrahim Akın'la sözleşme imzaladı. İbrahim Akın hakkında herhangi bir tedbir kararı da olmadığı için, futbolcunun Gaziantepspor forması giymesinde bir engel görünmüyor. Ancak her nasılsa Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, İbrahim Akın'a lisans vermeyi düşünmediklerini(!) söyledi. Sebebi ise İbrahim

18 Aralık 2011 Pazar

Fenerbahçe:1 Trabzonspor:0 / Germeyin Bizi! / Maç Yazısı Değildir!



Başlığı tüm futbolseverler adına attım. Oynanan oyundan ziyade, skordan ötede; iki takımın da asıl işlerinin futbol oynamak olduğunu göstermelerinden ötürü sevinçliyim.

Açıkçası, maç öncesinde, son yıllarda özellikle de bu sene hiç olmadığım kadar gergindim. Normal karşılanabilir mi bilmiyorum ama taraftarlık bu olsa gerek. Oysa, sonuç ne olursa olsun hayatın devam edeceği, ligin bitmeyeceği gerçeği mevcutken; bu gerginlik niye?

En Güzel Duyguların Katili Deumi ve Bülent Korkmaz'a Söylenecekler


Bu bir maç yazısı değil. Zaten bugün Karabükspor'un Mersin İdmanyurdu'ndan kendi sahasında beş gol yediği ve elindeki galibiyeti hediye ettiği maçı dışarıda olduğum için sadece radyodan dinleyebildim. Ancak birkaç haftadır oynanan futbol ve yapılan tercihler üzerine bir şeyler yazmak lazım artık.

Öncelikle, şu yukarıda fotoğrafını gördüğünüz adama geldiği günden bu yana soğuk bakıyorum. Karabükspor taraftarının çoğu sever aslında onu. Takımda en çok mücadele eden, en kritik noktalarda sorumluluk alan oyuncu görüntüsündedir. Ancak en çok hata yapan, takımı en çok yakan ve aslında en büyük darbeyi vuran da kendisidir. Daha geçen sezon kendi kalesine attıklarıyla

16 Aralık 2011 Cuma

Özlenen... / Orduspor:0 Galatasaray:2


Uzun süredir maç yazısı yazmıyordum. Bu süre zarfında Galatasaray'ın iyi sonuçlar alması da belki bunda etkili olmuştur. "Yazmadıkça kazanıyorlar" diye düşünmüş olabilirim. Ancak bugün birikenleri dökmesem olmazdı.

Gerek bugün Orduspor karşısında alınan 2-0'lık galibiyet, gerekse de son haftalarda Fenerbahçe ve Trabzonspor gibi kuvvetli takımlara karşı iyi futbolla gelen güzel sonuçlar, nihayet özlenen Galatasaray'ın sahaya döndüğünün göstergesiydi. Fatih Terim, Galatasaray için doğru düzeni buldu. Bu takımın sahadaki dizilişi 4-4-2 olmalıydı. Eldeki kadro buna uygundu ve son haftalarda bu dizilişle birlikte takım da daha efektif bir hal aldı.

Bugün ortaya bir kez daha çıkan ve kendi adıma hiç bozulmamasını dilediğim bu güzel futbol tablosunda her şeyin orta sahanın ortasından başladığını düşünüyorum. Selçuk-Melo ikilisi hakikaten bu ligin en sağlam, en dominant orta saha merkezi denilebilir. Selçuk'la Melo, her geçen hafta daha da artan bir uyum içerisinde, hem savunmaya destek verip hem de hücumu başarıyla

13 Aralık 2011 Salı

Diren Skibbe!


“Zaten maddi sıkıntı nedeniyle futbolcularım büyük sorun yaşıyor. Buna rağmen müthiş bir çıkış yakaladık. Üst üste maçlar kazandık. Kaybettiğimiz Fenerbahçe karşılaşmasında bile çok iyi mücadele etmiştik. Ancak yönetim takıma müdahale ediyor. Antrenmanlara hatta maçlara nasıl çıkılacağı konusunda yönlendirmek istiyorlar. Bilsinler ki, buna asla izin vermeyeceğim. İşime kesinlikle karıştırmam. Bu takımın patronu benim. Bana biraz mobbing yaptıklarını söyleyebilirim. Yıldırmak istiyorlar ancak ben pes etmem. Galatasaray döneminde de bazen Adnan Sezgin farklı bir görüş savunurdu ancak asla işime karışmazlardı. Burada işler biraz farklı. Türk Futbolu’nda bu gibi olaylar yaşanmamalı. Geçen sezondan beri parasını alamayan oyuncularım var ancak herkes görüyor ki, yüreklerini ortaya koyuyorlar ve ligde çok iyi bir mücadele örneği gösteriyorlar. Aynı özveriyi yönetimden de bekliyoruz.”

Michael Skibbe, geçtiğimiz hafta bu açıklamaları yaptı basına. Şu anda ligde dördüncü sırada bulunan takımın hocasından bahsediyoruz. Biraz daha açalım. Takımının ligde oynadığı son yedi

12 Aralık 2011 Pazartesi

2011 Turkcell Blog Ödülleri'nde Finaldeyiz


Futbol Sandığı, 2011 Turkcell Blog Ödülleri yarışmasındaki ilk etabı başarıyla geride bıraktı. 

Spor blogları kategorisinde halk oylaması sonucunda ilk 10 blog arasına girmeyi başardık. Bundan sonraki adımda, seçilen jüri üyeleri değerlendirecek. Bize buraya kadar destek veren herkese çok teşekkür ediyoruz.

Yarışmanın tüm kategorilerinde finale kalan blogların listelerini görüntülemek için buraya tıklayabilirsiniz. Hepimiz buraya kadar üzerimize düşeni yaptık. Bundan sonrası için, "Şimdi jüri düşünsün!" diyoruz :)


9 Aralık 2011 Cuma

Real Madrid - Barcelona / El Clasico



Beklenilen an geldi çattı. Dünyanın en iyi iki futbol takımı, son yıllardakinin aksine bir tarafın favoriliği söz konusu değilken oynayacak ve bu durum heyecanımızı bir kat daha arttırıyor. Ülkemizdeki saçma sapan futbol ortamı ve oynanan çok kötü maçlardan sonra, klişe tabirle "ilaç gibi" gelecek bu maç.

Dediğimiz gibi bu maçın favorisi yok. Hatta zorla bir favori yaratmak gerekirse Real Madrid'i bir adım öne koymak durumundayız. Zira 1 maçı eksik olmasına rağmen rakibinin 3 puan önünde. Aldıkları puandan ziyade oynadıkları oyun da fazlaca tatmin edici bu sene.

6 Aralık 2011 Salı

Unutulmaz İkililer / Kenny Dalglish - Ian Rush


Uzunca bir süre ara vermiştim bu seriye. Ancak her zaman aklımın bir köşesindeydi ve Dalglish-Rush ikilisinden bahsetmeden geçmek içime sinmeyecekti. 

Ada futbolunun bana göre en önemli ikilisini anlatmaya başlarken, onları bir araya getiren şeyin Liverpool sevgisi değil, kader olduğunu söylersem çok da hata etmiş sayılmam. Hoş, hayat boyunca yaşadığımız ya da karşımıza çıkan olayları kadere bağlamayı pek fazla tercih eden bir insan değilim ancak böyle mucizeleri de es geçmemek lazım. Ian Rush ve Kenny Dalglish'in ortak noktaları, başarıya mecbur oluşları dersek, fazla da yanılmış sayılmayız. Dalglish, Glasgow Rangers taraftarı bir gençken

4 Aralık 2011 Pazar

Hüseyin Göçek'le Sıvama Sanatı


Bugün yine bir hakem faciasına şahit olduk. Normalde hakem ne kadar kötü olursa olsun, bir takım yeterince iyi oynarsa rakibini hakeme rağmen de olsa yenebilir diye düşünen bir insanım. Mesela Galatasaray'ın birkaç hafta önce Gaziantepspor'a yenilirken hakemin hatalarına rağmen bu mağlubiyeti hak ettiğini yazmıştım. Ancak bugün çok başka bir şey yaşadık.

Antalyaspor'la Karabükspor arasında oynanan maçta, Hüseyin Göçek'in klasikleşmiş maçlarından birini izledik. Bir hakem maçın önüne nasıl geçebilir, sonuca nasıl tesir edebilir, hepsini Hüseyin Göçek'te gördük. Normalde oyunda Antalyaspor'un da

3 Aralık 2011 Cumartesi

Euro 2012 Grupları'na Genel Bakış


Bu turnuva oynansın diye sokak hayvanlarını canlı canlı katleden zihniyetin ....... diyoruz en başta ama nihayetinde futbol bloguyuz ve bugün bu hassasiyetleri taşısak bile turnuva geldiğinde maçları takip edeceğimizi biliyoruz... Maalesef. Henüz isyan edecek kadar olgunlaşamadık ve her şeyin çok çabuk unutturulduğu bir ülkede yaşamaya alıştık... Hem hayvanlar kendi rızalarıyla öldürülmüştür, bizim ülkede böyle bu işler...

Türkiye'nin playoff sonucu Hırvatistan'a elenerek gidemediği şampiyonaya katılacak 16 takımın yer aldığı gruplar belli oldu. B grubu "ölüm grubu" denen cinsten. A grubu ise izlenilecek gibi değil...

Genel değerlendirmeleri turnuva yaklaşınca ve kadrolar açıklanınca yaparız. Bu bir girizgah olsun...

28 Kasım 2011 Pazartesi

Yeniden Başlasın / Karabükspor:3 Bursaspor:1


Kardemir Karabükspor adına bir yeni başlangıç maçıydı. Bülent Korkmaz da bu maçı yeni bir başlangıç için fırsat olarak görmüş olacak ki, hiç alışık olmadığımız bir diziliş ve oyuncu seçimiyle çıkardı takımı sahaya. Bu değişikliklerin nasıl etki edeceği muammaydı ancak maç sonu gördük ki şimdilik olumlu bir sonuç alınmış.

Normalde 4-2-3-1 ya da 4-3-2-1 gibi bir dizilişle sahada görmeye alıştığımız takım, bugün 4-4-2'yle çıktı sahaya. Kalede Tomic'in yerine Orkun vardı. Her ne kadar maçı anlatan Lig TV spikerleri Tomic'te bir sakatlık olduğunu söylese de aslında 6 yabancı kuralı nedeniyle böyle bir seçim yapıldığını anlamak pek zor değildi. Orkun'un önündeki dörtlü savunma hattının sağında haftalardır oynamasına rağmen bir türlü Süper Lig seviyesinde top oynamayı başaramamış Erdem'in yerine Hamza Çakır, ortada uzun süren

Zoraki Kazanımlar / Atilla Aybars Garhan Üzerinden Bir Altyapı Eleştirisi


Son üç haftadır, Ankaragücü formalı bir genç parıldıyor ligde. 20 yaşında ilk kez A takım kadrosunda yer alan, artık ilk on birde maçlara çıkan ve son üç maçta da rakip takımların ağlarını sarsmayı başaran bu genç futbolcunun adı Atilla Aybars Garhan...

Aslında bu yazıyı yazma sebebim, Atilla Aybars'ı anlatmak değil. Çünkü henüz anlatılacak bir şeyi yok.20 yaşında, iyi fizikli, kaleye sırtı dönük ve yüzü dönük oynayabilen, gol vuruşları iyi, gol sezgisi üst düzey, soğukkanlı ve duyduğu heyecanı size hissettiren bir çocuk Atilla Aybars. Haa, bir de 19 Yaş Altı Milli Takım forması giymiş ve Ankaragücü alt yapısının bir mahsulü. Onunla ilgili söylenebilecekler bundan ibaret. Fazlasına da gerek yok. Bu zamana kadar nice genç futbolcu, bir iki hafta iyi oynadılar diye bulutların üzerine çıkarılıp, balon gibi şişirildikten bir paçavra gibi sağa sola atılmadı mı? Daha olmadan, olmuş muamelesi gören bu gençlerden birisi olmasın Atilla Aybars. Ki zaten ülkemizde insanları kazanmak çok zorken, onları kaybetmek de bu denli kolay aslında.

Atilla Aybars Garhan özelinde anlatmak istediğim şey de aslında bu kazanımlarla ilgili. Ankaragücü'nün sezon başında yaşadıklarını çoğumuz az çok biliyoruz. Bir transfer yasakları vardı ve Gökçek ailesinin oyuncağı muamelesini gördükleri için koca kulüp bir mali darboğazın göbeğindeydi. Bu ekonomik krizin getirisi de transfer yasağı oldu ve eldeki oyuncular da alacaklarını tahsil edemedikleri için kulüpten bedelsiz ayrılma hakkı kazandılar. İnanılmaz bir kadro erozyonuna uğrayan ancak buna rağmen

26 Kasım 2011 Cumartesi

Kırmızı Alarm / Galatasaray:2 Sivasspor:1


Çok başka yerlerden çok çok başka yerlere giden bir maç izledik bugün. Galatasaray tam da stressiz, rahat bir maç kazanıyor diyecekken son 15-20 dakika yine aksiyondan aksiyona koştuk. Ve önümüzdeki iki maçta da enteresan aksiyonlar göreceğimizin müjdesini aldık.

Aslında yazıda Engin Baytar'ın, Galatasaray'a transfer olduğu gün yazdığım yazıyı bana nasıl yedirdiğini falan yazacaktım. Ancak bir bakmışım ki ben hiçbir şey yememişim. Sadece korktuğum şeyler gerçekleşmiş. Hoş, oynadığı futbol beni halen daha şaşırtıyor. Daha doğrusu bugün sahada yaptıklarının onun yetenek sınırları içinde olduğunu zaten biliyordum ama bu yetenekleri böylesine istikrarla sergileyebileceği aklımın ucundan geçmemişti. Engin Baytar, sadece ilk yarıda orta sahada 4-5 önemli top kaptı ve takımın orta sahadaki mücadele gücüne katkıda bulundu. Top ayağındayken de genelde olumlu kullandı ve son dakikada çok akıllıca bir gol attı. İkinci yarıda da bu iyi oyununu devam ettiriyordu ki, bir anda özüne döndü ve Sivas kalecisi Milan Borjan'ın burnuna kafayı yapıştırıverdi. Haliyle hakem de bu hareketi kırmızıyla cezalandırdı. Ben yine de bu zamana kadar dayanmasını

21 Kasım 2011 Pazartesi

Belgesel Tadında Irkçılık


Dün oynanan Beşiktaş-Galatasaray maçı üzerine herhangi bir şey yazmamıştım. Oynanan, daha doğrusu oynanmayan futbol üzerine ne yazı yazmaya uğraşıp kendi kafamı şişirmeye, ne de o yazıyı okuyacak olan sizlerin vaktini almaya gerek görmemiştim. Zira maçtan ötede çok başka şeyler vardı. Çok daha önemli ve tatsız şeyler...

Kim haklıdır, hangi taraftan bakmalıdır, kim ne yapmıştır sorgulamadım. Sorgulasak ne fayda zaten? Bugün "Çarşı hatalıdır, gerisi temizdir" diyebiliyor muyuz? Ya da "Eboue abartıyor, taraftarı tahrik ediyor. Diğer takımlardaki oyuncular sütten çıkmış ak kaşık. Hiçbirinin böyle taraklarda bezi yok" dememiz mümkün mü? Cevap net bir şekilde "HAYIR" tabii ki. Ne yazık ki öyle bir futbol ortamı var ki. Aslında tüm dünyada aynı ancak bizim millet olarak her şeyi daha yoğun yaşama ve hatta dramatize etme gibi bir hastalığımız olduğu için bazı şeyler bize daha abartılı yansıyor. Yıkımını daha çok hissediyoruz. 

Bu okuduğunuz yazıyı yazma amacım, BJK TV'de Burhan Akdağ isimli şahsın Eboue'yle ilgili ırkçı yorumlarıydı aslında ancak madem konuya girdik, dün akşamki olaylara da ucundan değineyim. Öncelikle bu olayda temiz bir taraf olmadığını net bir şekilde

19 Kasım 2011 Cumartesi

Fenerbahçe:1 Eskişehirspor:0 / 1-0 Olsun Bizim Olsun!



Fenerbahçeli oyuncular tamamen başlıktaki klişeyle oynadılar tüm maçı. Maçın başlarında topa daha fazla yön veren takım Eskişehirspor olmasına rağmen, 10. dakika itibariyle öne oynamaya başlayan Fenerbahçe 14. dakikada golü buldu. 19. dakikada da Nadarevic kırmızı kartı görüp, takımını 10 kişi bırakınca maç Fenerbahçe'nin paslaşması haline büründü...

Arada sırada kaleye gitmeyi deneyen Fenerbahçe, ilk yarıda 1-2 pozisyonu harcadı. Bir tane %100'lük gol pozisyonu olabilecek atağı yardımcı hakemin yanlış bayrağıyla kesildi ama üretkenliğin yüksek olduğunu söylemek mümkün değildi... Dediğimiz gibi sadece pas yapıyordu takım...

12 Kasım 2011 Cumartesi

Milli Takım Üzerinden Türkiye Güzellemesi



Dünkü maçtan sonra futbola dair değil ama futbolun geldiği noktanın bize gösterdiklerine dair iki satır yazmak istedim. Maç öncesi, maç sırası ve maç sonunda yaşananlarla; Türkiye halkının aynası oluyor Milli Takım ve çevresi... Çevresinden kastım spor yazarları, yorumcular, yöneticiler ve taraftar...

Ntv spor'un maç öncesi yaptığı yayınlarda, sürekli olarak, oyuncuların çok moralli olduklarını ve bir an önce bu maça çıkmak istediklerini duyduk. Aynı cümleleri, aynı tonlamalarla Almanya maçı öncesinde de kullanan muhabirler; Hırvatistan maçı için de kendilerini zorlamadılar.

11 Kasım 2011 Cuma

Kepazelik / Türkiye:0 Hırvatistan:3


Nereden başlasam, nasıl anlatsam bilemiyorum. Tam anlamıyla yıkım etkisi yaratan bir gece yaşadık. Hırvatlar, bileklerinin hakkıyla 3-0 kazandı. Milli takımdaki hataları ve çarpıklıkları saymakla bitiremeyiz gerçi ama yine de bir deneyelim.

Maça başladığımız kadro, hemen hemen hepimizin tahmin ettiği gibiydi. Sabri üçlüde, Hamit sağ açıkta, Burak ise hücum hattının en ucunda başladı. Biz bu kadroyu tahmin ediyorduk ama kaçımız doğru tercih olduğuna inanıyordu? Sanırım ezici bir çoğunluk, bunun yanlış bir kadro seçimi olduğunda hemfikirdir. Hiç anlayamadığım ve yanlış bulduğum bir şey var. Ben her futbolcunun kendi yerinde oynamasından yanayım. Yani Sabri ile Hamit'i aynı takımda sahaya çıkarıp Hamit dururken orta sahada Sabri'yi oynatmayı bana kimse anlatamaz. Futbolumuzun önde gelen teknik adamları (Yazar burada Hiddink ve Fatih Terim'e

Türkiye – Hırvatistan / Euro 2012 İçin!




Türkiye Milli Takımı, yine bir play off maçında daha karşımızda. Bu şaşırtıcı değil aslında. Katılabildiğimiz tüm büyük turnuvalara bu yollardan geçerek gittik. Kuralar çekildiğinde Almanya ile birincilik mücadelesi yapabileceğimizi savunanlar hatta burada oynadığımız Almanya maçı öncesinde şansımızın hiç de az olmadığını söyleyenler bile; o maç sonrasında Almanya'nın başka bir boyutta olduğunu kabul ettiler ve grup ikinciliğine sevinir duruma geldiler...

9 Kasım 2011 Çarşamba

GSCimbom Fanzin 46. Sayı Yazısı / "Süper" Mario Jardel

Geçtiğimiz hafta, GSCimbom Fanzin'in 46. sayısı çıktı. Bu sayının en önemli özelliği, fanzinin son sayısı olması. Bundan sonra en azından uzunca bir süre yeni bir sayısı çıkmayacak GSCimbom Fanzin'in. Şartlar tekrar olgunlaşırsa tekrar çıkarılabilir, ancak hiç çıkmama ihtimali de var. Son sayı olması nedeniyle, her zamankinden daha anlamlı bir sayıyla karşı karşıyayız. Güzel konular işlenmiş ve okunmaya değer birçok yazı var. Fanzine göz atmak isteyenler, bu linkten son sayıya ulaşabilirler... 

Ben, bu sayıya Galatasaray'ın unutulmaz golcülerinden "Süper" Mario Jardel'i yazdım. Jardel'in takıma katıldığı dönem, gösterdiği performans, yaşadığı sıkıntılar, ayrılık süreci ve sonrasıyla ilgili bir derleme yapmaya çalıştım. Umarım ki okunur bir şeyler ortaya çıkmıştır.


SADECE GOL ATAN ADAM – “SÜPER” MARIO JARDEL


UEFA Kupası kazanılmış, takımda inceden bir yaprak döküntüsü başlamıştı. Teknik direktör Fatih Terim’in ardından ilk olarak, sadece bir yılın değil, komple 90’ların gol kralı Hakan Şükür sarı kırmızı renklere veda edip soluğu İtalya’da almıştı.

Fatih Terim’in dört senede oturttuğu sistem ve oyuncuların taktik disiplini kalıcı olabilir ve takımı bir süre daha idare edebilirdi belki ama Hakan Şükür’ün gidişiyle doğan boşluğu, vakit kaybetmeden doldurmak gerekiyordu. Dönemin Galatasaray yönetimi, bir

Kardemir Karabükspor'un Yeni Teknik Direktörü Bülent Korkmaz


Karabükspor, Yücel İldiz'in istifasının ardından bugün teknik direktör Bülent Korkmaz'la prensip anlaşmasına varıldığını ve Perşembe günü 1,5 yıllık resmi sözleşmenin imzalanacağını duyurdu. Bu seçim, hem Karabükspor hem de Bülent Korkmaz için riskli ve ilginç bir seçim. İki taraf da bu seçim dolayısıyla çıkış yaşayabileceği gibi, uçurumdan aşağıya da yuvarlanabilir. 


Bülent Korkmaz, Kayseri Erciyesspor dönemi haricinde başarısız bir teknik direktörlük kariyerine sahip (takımı ligde tutamamasına rağmen). Savunmayı sağlama almayı kendisine öncelik edinecektir. Ki ligde Karabükspor'un konumundaki takımlar

4 Kasım 2011 Cuma

İşte Play-Off Kadrosu




Hırvatistan ile oynayacağımız Avrupa Şampiyonası Elemeleri Play-off maçları için A Milli futbol takımının aday kadrosu açıklandı bu sabah itibariyle. Caner yükselen formuyla kadroda. Bursaspor'dan Ozan İpek de kadroya tekrar çağırılanlardan. Selçuk Şahin var kadroda. Tepki çekecektir. Defansif orta saha kontenjanı için 3 isim var zaten şu aşamada. Aurelio dışarda kalmış, Mehmet Topal ve Selçuk Şahin seçilmiş. Halil Altıntop da formuyla milli takıma yükselmeyi başarmış...

Formuna rağmen bu kadroya seçilmeyen isimler de var. Mehmet Topuz ve Serdar Aziz akla gelen ilk isimler... Artık kadroyu yazalım...

3 Kasım 2011 Perşembe

Sen İnsansan Bizdekiler Ne? Vol.7 / Mario Gomez


Mario Gomez, dün hat-trick'in ardından, bu seriye kapıyı bacayı kırarak girme durumuna geldi bile. Aslında uzun süredir doğa üstü futbol gerçeklerinin arasına onu katmayı düşünüyordum ancak elim değmiyordu bir türlü. Nihayet, doğru zamanın tam olarak geldiğine de ikna olduktan sonra bu yazıyı yazıyorum.

"Bugüne kadar doğru zaman değil miydi" derseniz, itiraz edemem. Adamın sezon başından bu yana Bayern Münih forması altında 10 Bundesliga maçında 12 golü, 4 Şampiyonlar Ligi grup maçında 5 golü, 2 ön eleme maçında 1 golü ve 1 kupa maçında 1

1 Kasım 2011 Salı

Olmalı mı Olmamalı mı? / Nuri Şahin Meselesi Üzerine Bir Papatya Falı


Hırvatistan ile oynanacak olan 2012 Avrupa Şampiyonası Play-off karşılaşmaları yaklaştıkça tartışmaları da büyüyor. Biz zaten spekülasyonu seven, doğmamış çocuğa don biçmeye sevdalı bir milletken; bir de karşımıza Akdenizli olmalarından ötürü, olayları bize benzer bir tezcanlılıkla karşılayan İspanyolları almamız gerçekten ilginç oldu. 

Konu Nuri Şahin. Spekülasyonlar yoğun. Tarih yaklaştıkça ve aksiyon alındıkça bu yoğunluk artacak, kim bilir belki de karşılıklı atışmaya kadar sürecek. Şimdilik sakin olan taraf biziz. Çünkü en zor durumda olan ve bir planı olmayan da biziz. İlerleyen zaman diliminde neler olacak hakikaten merak uyandırıyor ancak ne olacaksa üç tarafa da (milli takım, Nuri ve Real Madrid) zarar vermeyecek şekilde olsun demekten başka yapacak bir şey yok. 

Nuri'nin durumunu biraz ayrıntılandırmakta fayda var. Nuri en son 17 Nisan'da Freiburg'a karşı Borussia Dortmund forması giymiş. O maçta dizinden sakatlanarak oyundan alınmış ve o gün bu gündür yok. Tabii bugüne kadar oynamamasının sebebi Freiburg

Ballon d'Or 2011 Adayları Açıklandı


FIFA ve France Footlball tarafından verilecek olan Ballon d'Or 2011 ödülü için adayları açıklandı. Geçen sene Lionel Messi kazanmıştı. Bakalım bu sene aynı başarıyı tekrar edebilecek mi. Listedeki isimler tabii ki sürpriz değil. İspanya, Real Madrid ve Barcelona, doğal olarak çoğunluğu ele geçirmiş durumda. Eric Abidal, büyük azmi ve insanüstü geri dönüşüyle adaylar arasında. Mesut Özil de Ballon d'Or adayı olarak dikkat çekiyor. Kendisinin favorisi Iker Casillas gerçi. Aşağıda bulacağınız listeye, 5 Aralık'ta üç yeni isim daha dahil edilecek:

31 Ekim 2011 Pazartesi

Başrolde Hakem / Fenerbahçe:1 Karabükspor:0


Bu hafta futbolseverler olarak kısmetimiz hakemlerden yana açılmış anlaşılan. Ya da hakemlerimiz Bünyamin  Gezer'in TRT'den aldığı parayı duyduktan sonra şuurunu kaybetmiş ve bir an önce hızlı yoldan şöhret peşinde koşuyor. Bugün, ne yazık ki yine hakemin gölgesinde bir maç izledik.

Maç hızlı başladı. Fenerbahçe de Karabükspor da maçın hemen başında net pozisyonlar buldu. Derken henüz 6. dakikada o anı yaşadık. Alex, Nikolic'le girdiği ikili mücadelenin ardından kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Pozisyonu maç esnasında izlerken kartı haklı görmüş, bunu da Twitter'da belirtmiştim. Alex'in bir dirseği var muhakkak. Ancak topu koruma niyetiyle dirseğini

28 Ekim 2011 Cuma

Beşiktaş:2 Fenerbahçe:2 / Böyle Derbi Olurmuş!




Maç yazısı biraz gecikti, öncelikle bunun için özür dileyelim. Maçtan önce yazdığım yazıda hem play-off sisteminden hem de rakip takım seyircisi için alınan karardan ötürü derbinin keyifli olmayacağını düşündüğümü belirtmiştim. Biz yazıyı yazıp bloga koyduktan sonra, yetkililerin hepsi “bizim böyle bir kararla ilgimiz yok” açıklamasında bulundu ve kulüp yöneticileri rakip takım taraftarlarının da stada gelmesinin önünde engel olmadığını açıklamak zorunda kaldılar. Özellikle twitter üzerinden başlatılan “rakibime dokunma” ve “deplasmanıma dokunma” kampanyalarının da çok etkisi olduğunu söylemek mümkün...

27 Ekim 2011 Perşembe

Beşiktaş – Fenerbahçe / Ne Edeyim Böyle Derbiyi?




Lig Tv spikeri Can Karyağdı, Şenol Güneş'e bu maçı sordu... Cevap çok netti. Ne play-off ne de diğer takımlar umrumuzda değil dedi Şenol Güneş. Belli ki ligden geçmiş kendisi. Hepimiz biraz öyleyiz zaten. Dün alınan kararla da bu durum iyice pekişti. Artık normal sezonun lideri de Şampiyonlar Ligi ön eleme hakkını elde edemeyecek. Yani her şey play-offların sonucuna bağlandı... Ligi öylesine oynuyor takımlar. Bir şekilde çok büyük farklar yemeden ilk 4'e girmek yeterli olacak iddialı takımlar için...

Başlığın böyle atılmasındaki bir diğer sebep de, tribünlerde deplasman takımının seyircilerinin yer alamayacak oluşu. Kulüpler, il güvenlik toplantısında böyle bir karar almışlar. Hem de 60 liradan 1600 tane bilet satıldıktan sonra... Kimse bir gerekçe de göstermiyor. Karar aldık, o kadar!

23 Ekim 2011 Pazar

Fenerbahçe: 0 Samsunspor: 0 / Her Yer Karanlık!



Önce 24 denilen ama daha fazla olduğu tahmin edilen asker ölümü, sonra Van'da yaşanan deprem felaketi ile kapkara bir hafta geçirdik memleket olarak. Bu karanlık tabloyu daha da karartan gelişmeler de olmadı değil. Elazığ'da faşistlerin köy basmaları, Deniz Feneri sanıklarının acilen salınıvermeleri, geçen hafta yapılan zamların unutulması vesaire...

22 Ekim 2011 Cumartesi

Köylü Kurnazı'ndan İnce Tehditler


Bugün Bursaspor ve Trabzonspor, Bursa'da karşı karşıya geliyor. Haftanın en zorlu ve mücadele dozu yüksek maçlarından biri olacak. Bu kesin. Ancak maçın önüne geçen ve maçtan daha fazla konuşulması gereken şeyler yaşanıyor ne yazık ki.

Trabzonspor, Bursaspor'dan transfer ettiği Volkan Şen'i bu deplasmana götürmedi. Aslında bu durum, ülkemizde sıklıkla rastladığımız bir durum. Ancak burada bir fark var. Biz bu gibi uygulamalarla daha çok kiralık transferlerde karşılaşıyoruz. Kiralık da olsa doğru bulmuyorum ancak dünyanın birçok yerinde de uygulandığı için bir yere kadar doğal buluyorum aslında böyle "futbolcu oynatmama" hadiselerini. Trabzonspor'la Bursaspor'un Volkan Şen transferindeki anlaşmasının kiralık olmaması ise işin bambaşka bir boyuta doğru gittiğini gösteriyor bizlere. Volkan Şen, artık Trabzonspor'un futbolcusu. Bursaspor'la kağıt üzerinde hiçbir bağı yok. Ancak bugün Bursa'da mücadele edecek bordo mavili oyuncular arasında, hiçbir sakatlık ve cezası olmamasına rağmen yer almıyor.

Bu kararın arkasında Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı ve Trabzonspor Başkanı Sadri Şener'in, transfer pazarlıkları esnasında kağıda dökmedikleri, aralarında sözlü bir anlaşma olarak kalan mutabakatlarının olduğu söyleniyor. Sadri Şener ise bu kararı kendiliklerinden aldıklarını savunuyor. Tamamen bulanık bir görüntü var ortada anlayacağınız. Üstelik Sadri Şener, bu mide bulandırıcı durumu bir adım daha ileri götürüyor ve işi inceden tehdide vardırarak mevzunun ucunu Galatasaray ve Selçuk İnan'a

21 Ekim 2011 Cuma

Ekrana Göz Kırpan Hakem / Antalyaspor:0 Galatasaray:0


İki gün üst üste birbirine benzer iki maç izlemiş olduk. Benzerlik, anlaşılmazlıklardan, amaçsızlıklardan geliyor. Galatasaray, Antalyaspor karşısında en azından Beşiktaş'ın Dinamo Kiev'e karşı oynadığı kadar amaçsız ve ne yaptığı anlaşılmaz bir oyun ortaya koydu.

Antalyaspor'un amacı belliydi. Oynatmamak ve beraberliğe yatmak için şartlanmışlardı sahaya çıkarken. Bu koşullanma, zaten sınırlı olan hücum çeşitliliklerini sıfıra indirdi. Normalde Tita ve Necati Ateş'in ayaklarına bakan takım, iyiden iyiye kabuğuna çekildi ve tüm enerjisini rakibin oyununu bozmaya adadı. Ancak Galatasaray da çok ses çıkaracak halde değildi. Kazım ve Engin'in yokluğunu fazlasıyla hisseder bir halde çıkmışlardı sahaya. Sevmeyenleri, yetersiz görenleri çoktur ancak Kazım ve

STSL Maç Tahminleri / 7.Hafta (21-22-23-24 Ekim 2011)



Antalyaspor - Galatasaray

Haftanın açılış maçı, şüphesiz ki çetin bir mücadeleyle geçecek. Galatasaray'da sakatlıkları devam eden Kazım ve Engin çok yüksek ihtimalle oynamayacaklar. Antalyaspor'da ise Doğa'nın hafif sakatlığı var. Minev soğuk algınlığı geçirdiği için dünkü çalışmalarda yer alamamış. Ki zaten daha çok Musa Nizam'ı tercih ediyor Mehmet Özdilek. Antalyaspor kendi evinde etkili bir takım ancak son haftalarda düşüşteler. En büyük kozları her zamanki gibi Necati Ateş. Bu maçta Galatasaray'ın en büyük avantajı kötü oynarken bile galip gelmeyi öğrenmesi olacak. Ancak Kazım'la Engin'in yoklukları taktiği ve dizilişi etkiler. Milan Baros'u sahada görebiliriz. O zaman Elmander'le çift forvet mi oynarlar yoksa Elmander sağa mı geçer bilmiyorum. Bu bakımdan bir aksama olabilir. 6 yabancı kuralından dolayı Riera kenara çekilebilir. Galibiyet tahminin yapmak kolay değil. Antalyaspor son dönemde Galatasaray'a karşı hep dirençli oldu zira. Toplam 2-3 gol seçimi tercih edilebilir.

Eskişehirspor - Manisaspor

Skibbe'nin artık kazanmaya ihtiyacı var. Eldeki kadro iyi. Başlangıç da iyi yapılmıştı ancak sonra ne olduysa oldu, o hücumcu takım birden durdu. Manisa da çok iyi durumda sayılmaz. Geçen hafta kazandılar ancak ne çektiklerini bir de onlara sormak

19 Ekim 2011 Çarşamba

19 Ekim 2011 Şampiyonlar Ligi İddaa Tahminleri



Arada bir bulaştığımız iddaa tahminlerinde başarılı sonuçlar elde etsek de bu işi yazıya dökmek çok meşakatli olduğundan bu köşeyi sürekli hale getiremedik bir türlü. Fakat bu gece yaşadığım uyku sıkıntısının sabah saatlerine dek sürmesi üzerine; bu vakti değerlendirmek açısından iddaa tahminlerini paylaşmanın güzel olabileceği kanısına vardım. Düne oranla maçlar çok cazip olmasa da; aklımızın erdiğince yorumlarımızı söyleyelim...

E Grubu:

584 Chelsea – Genk: Chelsea yavaş yavaş formunu buldu diyebiliriz. Önce Bolton'ı deplasmanda 5-1 sonra da Everton'u kendi sahalarında 3-1 ile geçerek gözdağı verdiler İngiltere'de. Şampiyonlar Ligi'nde de Leverkusen'i 2-0 ile geçmişler, Valencia deplasmanından 0-0 ile dönmüşlerdi. Villas – Boas savunma işini daha sıkı tutuyor Avrupa arenasında. Genk'in de son 3 resmi maçını kaybettiğini söyleyelim. Leverkusen ve Anderlecht maçlarında gol dahi atamadılar. 1.05'lik Chelsa tercihi elbette ki tatminkar değil. 1.40'tan handikaplı Chelsea galibiyeti ya da Chelsea'nin savunma performansına güvenerek 1.60'tan karşılıklı gol yok seçeneği değerlendirilebilir.

18 Ekim 2011 Salı

Sırf Gurbetçi Diye Umut Bağlananlar / Vol.2


Bu seriye başlamadan önce, doğal olarak bir isim araştırması yaptım ve önüme umduğumdan da fazla gurbetçi futbolcu çıktı. Ne kadar çok parlamaya hazır genci buraya getirip hem onları hayal kırıklığına uğratmışız, hem de kendimiz aradığımızı bulamamışız. 

İnsan bir yandan da "acaba bu oyuncuların hepsi gerçekten de bu kadar kötü müydü?" diye sormadan edemiyor. Ben de sordum ve bir cevap buldum kendime göre. Bence bu oyuncular aslında bu kadar kötü değillerdi. Sadece acele edildi ve gelişme süreçleri yarıda kesilerek Türkiye'ye getirildiler. Hepsinin de öğrenecek daha çok şeyleri vardı. Olgunlaşmamışlardı. Olgunlaşınca çok şey

17 Ekim 2011 Pazartesi

Futbol Sandığı BlogTivi Görüntüleri

Geçtiğimiz haftalarda konuk olduğumuz, Murat Türker ve Şeyda Baykal'ın hazırlayıp sunduğu BlogTivi isimli programın görüntülerini Murat Türker Dailymotion'a yüklemiş. Süre olarak biraz uzun sayılabileceği için üçe parçaya bölmüş. Program esnasında zaten büyük keyif almıştık. İzledikten sonra da ne kadar eğlenceli bir yayın olduğunu bir kez daha hatırlamış olduk. Yine olsun, yine gideriz açıkçası :)


Bu güzel program, Tivibu bünyesindeki kanallardan SporTivi'de yayınlanıyor. Her çarşamba saat 15:15'te...

Bizim katıldığımız bölümü aşağıda izleyebilirsiniz:

1.Parça



16 Ekim 2011 Pazar

Üç Puandan Daha Fazlası / Galatasaray:2 Bursaspor:1


Bugün Galatasaray'daki gelişimin somut bir şekilde ortaya konduğunu gördük. Ligdeki durumdan, oynanan futboldan ya da yapılan ve yapılamayanlardan daha önemli olan şey de bu aslında. Şunu bir kenara yazalım ve maçı öyle yorumlayalım: Galatasaray bu şekilde gelişen bir maçı geçen sezon kazanamazdı.

Geçen sezonu ya da bir öncekini düşünüyorum. Galatasaray'ın kendi sahasında Bursaspor'a karşı daha fazla pozisyona girdiği de olmuştu. Ancak bugünkü Galatasaray'la o dönemin Galatasaray'ı arasında çok bariz bir özgüven farkı var. Bırakın Bursaspor'u, ligin en zayıf takımı da olsa Galatasaray yediği golün ardından dağılırdı. O maçı bir daha toparlaması mümkün olmazdı. Hatta 3-0 önde olduğu maçta bir gol yediğinde bile sendeler, son dakikaları kabir azabıyla geçirmemize neden olurlardı. İşte Galatasaray'ın

14 Ekim 2011 Cuma

STSL Maç Tahminleri / 6. Hafta (14-15-16-17 Ekim 2011)



Trabzonspor - Ankaragücü

Bu maç için uzun uzadıya yoruma gerek yok. İki takımın da güç dengeleri ve durumları az çok belli. Trabzon kazanır. Trabzonspor'da Barış Özbek, Robert Vittek, Paulo Henrique sakat. Piotr Brozek de sakattı ancak iyileşme sürecindeydi. Bugün oynamaz yine de. Halil Altıntop, eşin doğum yaptığı için Almanya'ya gitmiş. Ankaragücü'nde ise Mehmet Çoğum, Uğur Uçar, Hürriyet Güçer ve Murat Duruer'in kesinlikle oynamayacağı söyleniyor. İyileşen Serdar Özkan da son idmanda tekrar sakatlanmış ve çok büyük ihtimalle o da oynamıyor.

Orduspor - Eskişehirspor

Haftanın en zor maçlarından biri. Orduspor'un az gol atıp az yediğini biliyoruz. Bol bol uzaktan şut çekiyorlar. Savunmada ise alan daraltıyorlar. Orta sahadaki en önemli kozları Jean Jacques Gosso bu maçta sarı kart cezalısı olduğu için yer alamayacak. 

11 Ekim 2011 Salı

Almanya'nın Gölgesinde Bir Rahat Nefes / Türkiye:1 Azerbaycan:0


Stresli süreci mutlu sonla bitirmeye bir adım daha yaklaştık. Play-off oynayacağız ancak artık hataların tekrar edilmemesi gerek. Çünkü play-off turunda peşimizi toplayacak bir Almanya olmayacak...

Bu maçın aslında eleştirisi olmaz. Stres katsayısı yüksek bir gece geçirdik. Almanya'ya güveniyorduk ancak bizim de yenilmememiz, hatta kazanmamız gerekiyordu. Bir şekilde gol atacağımızı belli etmiştik maçın başında. Sonradan durulduk ve ilk yarının belli anlarında saman alevi gibi parladık. Burak ve Kazım pek uyumlu gözükmedi. Buna Arda'nın durgunluğu da eklenince fazla etkili olamadık. 

Türkiye – Azerbaycan & Almanya – Belçika / İkinci Aranıyor!




2012 Avrupa Şampiyonası Elemeleri A Grubu'nda oynanacak iki maç, kaderimizi tayin edecek nitelikte. Türkiye kendi sahasında oynayacağı Azerbaycan maçını kazansa bile grubu ikinci olarak tamamlayabilir bilindiği üzere. Belçika, Almanya'yı Almanya'da yenerse play-off oynamaya hak kazanacak. Belçika berabere kalırsa, bizim puan kaybetmemizi bekleyecek. Belçika yenilir, biz yenilmezsek de biz ikinci olacağız.

Kısaca durumu özetledikten sonra maçların analizine geçelim. Kendi maçımızdan başlayalım. Türkiye, Almanya karşısında oldukça silik göründü. Almanya'nın üstünlüğünü kabul ettik maçın başın itibaren ve 3 yedik. Sonuç Almanya lehine daha farklı da olabilirdi.

8 Ekim 2011 Cumartesi

Örnek Kaptan ve İstikrar Üzerine



"6 ay sonra top oynadım. Fakat fizik kondisyonumun arkadaşlarımdan farkını gören oldu mu? Mentalitemizi değiştirmemiz gerekiyor. Duygusal olmayı bir kenara bırakmalıyız. Kendimizi geliştirmek için çaba göstermemiz gerekiyor. Herkes özeleştiri yapmalı. Birlik içinde olsaydık farklı bir sonuç alabilirdik. Bunu herkes önce kendi kafasına sokmalı. Bu işler yetenekleri idmanda göstermekle olmuyor. Çok tecrübeli bir hocamız var. Bazı şeyleri kontrol edip görmeliydi. Eğer doğru hamleleri yapsaydı her şeyin çok daha olumlu olacağına inanıyorum"

Bu sözler, dünkü Türkiye-Almanya maçının ardından Türk Milli Takımı kaptanı Hamit Altıntop tarafından sarf edildi. Hamit, dün öyle çok ahım şahım bir futbol oynamadı. Daha önceki maçlarda olduğu kadar oyunu domine edemedi. Ancak şu var ki, gerçekten de son 6 ayda neredeyse ilk kez futbol oynayan bir futbolcu için olabilecek en iyi seviyedeydi. Takım arkadaşlarının

Milli Maç Üzerinden Bir Hiddink Güzellemesi / Türkiye:1 Almanya:3


Türkiye'de insanların hemen hemen tamamının hemfikir olduğu nadir konulardan birisi de, bu ülkenin bir turizm cenneti olduğudur herhalde. Bu tarz fikir birliği içeren konular fazla değildir. Net bir şekilde doğruluğunu kabul edebiliriz o halde. 

Bu turizm cenneti, emekliliğini yaşayan Avrupalılar için de hoş bir alternatiftir. Tıpkı Guus Hiddink'te olduğu gibi. Üstelik onun durumu daha da güzel. Hem emekliliğini yaşıyor, hem de kendisine çok ağır olmayan bir iş bulmuş, onunla vakit geçiriyor. Sürekli o işin başında durmasına da gerek yok. Zaten yılın büyük bir bölümü Hollanda'daki evinde ayaklarını uzatıp, hafta sonları dostlarına barbekü partisi vermekle meşgul. Türkiye'ye geldiğinde de bu güzel ve getirisi olan emeklilik meşgalesiyle vakit öldürüyor denebilir.

Tabii ki durumu biraz abarttım. Ancak genel hatlarıyla olayın bu paralelde gittiğine inanıyorum. Bunu bugün Almanya maçında bir kez daha gördük. Maçın teknik taktik detayına fazlaca girmeye gerek yok. Almanya ile Türkiye'yi terazinin iki kefesine

7 Ekim 2011 Cuma

Türkiye – Almanya / Gerçekçi Ol İmkansızı İste!




Almanya maçı öncesinde en çok Hiddink'in açıklamalarına takılmış vaziyetteyiz. Hiddink'in bitmek bilmeyen Almanya güzellemeleri, seyircilerin canını fazlaca sıkmış durumda. Hiddink bizim bu tür maçlara nasıl hazırlandığımız konusunda yeterli bir fikre sahip değil gibi duruyor. Aklı başında açıklamalarla, gerçekçi yaklaşımlarla motive olamayacağımızın farkında değil Hollandalı.

Guus Hiddink milli takım teknik direktörlüğüne getirildiğinden beri henüz büyük bir maç kazanamadık. Daha doğrusu atmosfer olarak bu kadar yüksek bir maça da çıkmadık onun yönetiminde. Berlin'de oynanan ilk maç bizim rakibin gücünü kabullenmişliğimizle ve en kötü dönemimizde olmamıza denk gelmişti. Yani evet, Almanya bizi 3-0 yenmişti ve daha da farklı olabilirdi ama o maçtan 3 gün sonra Azerbaycan'a da yenilmiştik...

6 Ekim 2011 Perşembe

Yusuf Şimşek Üzerine...


Uzun yıllar Süper Lig'de oynamış 36 yaşındaki oyuncu, şimdi kariyerine Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup takımlarından Turgutluspor'da oyuncu-teknik direktör olarak devam ediyor. Bu modelle ilgili aklınıza gelen ilk isim kim bilmiyorum ama benim aklıma Gianluca Vialli geliyor. Chelsea'de yaptıkları unutlmazdır...

Bu modeli uygulayan son takım da Rusya ekiplerinden Anzhi. Roberto Carlos Anzhi kariyerine oyuncu-teknik direkör olarak devam edecek...

4 Ekim 2011 Salı

Sırf Gurbetçi Diye Umut Bağlananlar / Vol.1



Gurbetçi futbolcuların son dönemlerde yaptıkları çıkış hepimizin malumu. Artık Avrupa'nın önde gelen takımlarında oynayan Türkiye kökenli birçok oyuncu var. Aldıkları alt yapı eğitimi, mental yapıları ve profesyonelliği içselleştirmiş olmaları sayesinde yeteneklerini doğru kullanıp çok üst seviyede yerlere geliyorlar.

Hal böyle olunca, eskiden Türkiye'ye akın akın gelen gurbetçi oyuncular, şimdilerde ilk tercihlerini kendileri için daha iyi bir vitrin olan Almanya'da kalmaktan yana kullanıyor. Vasatları da Türk takımlarına yetiyor zaten. 

Tabii gurbetçiler hep gözde seçenekler olmuştur Türkiye'deki kulüpler için. Özellikle 90'lardan itibaren birçok gurbetçinin ana vatanlarına akın etmesi de bunun bir göstergesi. Çok sayıda oyuncu buralara gelince haliyle aralarında iyisi de kötüsü de

Futbol Sandığı Blogtivi'de!



Yarın 15.15 itibariyle, blog olarak Sportivi kanalında yayınlanan "Blogtivi" programının konuğu olacağız. Sportivi, Tivibu üzerinden yayın yapan bir kanal. Tivibu 77. kanaldan takip edilebilir.

Murat Türker ve Şeyda Baykal'ın sunduğu program, blog yazarlarını konuk edip güzel bir sohbete yelken açıyor. Her çarşamba 15.15'te yayınlanan programın bu haftaki konukları biz olacağız. Sanut ve gelipartt olarak katılmayı planlıyoruz ama son anda bir heyecan patlaması, aksilik, dil tutulması, baş dönmesi gibi nedenlerden ötürü gelipartt olarak ben yayına çıkamayabilirim. Temsil gücü kuvvetli olan sanut da tek başına kasıp kavurur ortalığı...

Meraklılarımızı, izleyicilerimizi, takipçilerimizi programı izlemeye davet ediyoruz. Tivibu üyeliği öyle çok da pahalı bir şey değil :)

3 Ekim 2011 Pazartesi

Arda Turan Bildiğin Zübüktür Vol.5


Arda Turan'ın TFF'ye ait Tam Saha dergisine yaptığı açıklamalara uyandık bugün. Okuduk, üzüldük ve yine yeni yeniden kızdık. En azından ben kendi adıma bu hisleri yaşadım. O açıklamaları çok doğru bulanlar da var muhakkak. Ben kendi adıma neden yanlış bulduğumu açıklayayım.

Bu zamana kadar Arda'yı eleştirirken hep onun Galatasaray kaptanı kimliğini ön planda tutarak eleştirmiştim. Bugün artık Galatasaray'la resmi bir bağı yok ancak kaptanlık günlerine dair bazı detayları vermeye devam ediyor. Bu detaylar da tabii daha önce birçok kimsenin tahmin ettiği üzere yabancılarla olan uyuşmazlığı. Hep söylenirdi zaten. Elano'nun, Giovanni Dos Santos'un ve diğer bazı yabancıların Galatasaray'da tutunamama sebeplerinden biri olarak, takım içindeki yerlilerin bu oyuncuları dışlaması

Galatasaray'da Kazanılanlar ve Kazanılması Gerekenler


Galatasaray'ın dün Ankaragücü ile oynadığı maç, uzunca bir süredir yavaş yavaş kendisini gösteren bazı kazanımların iyice belirgin hal aldığı bir gösteriye dönüştü dün. Eldeki iki ucu keskin bıçakların karşı tarafı kesmesi gereken taraflarının bileylendiğini görmek güzel. Şimdi önemli olan, bize bakan kısımları böyle muhafaza edip yenileri kazanmaya çalışmak...

Bu bahsettiğimiz keskin bıçakların kimler olduğu az çok belli. Kazım başta olmak üzere Engin Baytar, Gökhan Zan ve Hakan Balta gibi oyuncular bugün Galatasaray'a olabildiğince katkı sağlıyorlar. Bunlara Felipe Melo'yu da katmakta fayda var tabii. Aslında Kazım bunun sinyallerini Galatasaray'a transfer olduğun günden bu yana veriyordu. O yüzden bu daha ön görülebilir bir durumdu onun açısından. Ancak ben mesela bir Engin Baytar'dan böyle bir çıkışı beklemiyordum. Transfer olduğu gün çok

Kökenini Mersin'de Hatırlayan Adam / Mert Nobre


Süper Lig'de sezon sürprizlerle başladı ve sürprizlerle devam ediyor. Mersin İdman Yurdu'nun golcüsü Mert Nobre de herhalde bu sürprizlerin en kallavi olanlarından... 

Ligde beş haftayı geride bıraktık ve Nobre'nin bu beş haftada tam beş golü var. Üstelik bir de asist yapmış. Mersin'in maçlarını izleyenler onun ne kadar hırslı olduğunu görüyorlardır. Adam gol için neredeyse anasını babasını kesecek kıvama gelmiş. Geçen

1 Ekim 2011 Cumartesi

Dip Performans / Karabükspor:1 Orduspor:2


Geçen sezon deplasmanda beş gol yediği Sivasspor maçı da dahil, son iki sezonun en kötü Karabükspor'unu gördük bu maçta. Bunu en başta altını çizerek belirtmek gerekiyor. Takım tam anlamıyla kötü oynadı. 

Maça Orduspor iyi başladı. 90 dakika boyunca da iyiydiler zaten. Alışılagelmiş düzenlerinden farklı bir dizilişle sahaya çıkmışlardı. Daha önce sağ açıkta görmeye alıştığımız Wilfried Dalmat, ilk 45 dakika boyunca sol açıktan hücuma katılmaya çalışıyordu. Stancu sağa yakındı ancak Fatih Tekke'yi de ikiledi sık sık. Bu farklı düzen, Karabükspor savunmasını yanılttı diyebiliriz. Maç boyunca orta sahada çok büyük bir başarıyla alan daralttılar ve topa da hakim oldular. Özellikle Jean Jacques

30 Eylül 2011 Cuma

STSL Maç Tahminleri / 5. Hafta (30 Eylül, 1-2-3 Ekim 2011)



Bursaspor - Gençlerbirliği

Bursaspor lige iyi bir başlangıç yapmasına rağmen son iki hafta kaybederek taraftarını üzdü. Yine de herkes bu takımdan umutlu. İlk üç hafta cezası nedeniyle oynayamayan ve geçen hafta ilk kez forma giyen Sestak'tan çok şey bekleniyor.Kırmızı kart cezası tek maça indirilen ancak erkek kardeşini kaybettiği için ülkesine giden Bangura bu maçta da oynamayacak. Gençlerbirliği'nde Cem Can yok. Harbuzi şüpheli. Curri ise antrenman eksiği nedeniyle görev alamayacak. Fuat Çapa'nın takımı gole dönük oynuyor. Atıyor de yiyor da. Bursaspor'un da savunmadaki sıkıntıları malum. Dolayısıyla konuk takımın gol bulma olasılığını ben yüksek görüyorum. Bursa'nın da rakip kaleden boş dönmeyeceğini göz önüne alarak karşılıklı gol olur bahsi, bana en mantıklı geleni. 

Kardemir Karabükspor - Orduspor

Karabükspor'un evinde neler yapabileceğini artık herkes biliyordur. Bu seneye çok iyi başlamadıkları söylenebilir ancak dört maçlarını da izlediğim için rahatlıkla söyleyebilirim ki her geçen maç daha iyi oynuyorlar. Bu karşılaşmada Deumi ve Sinan

Baltalar Elimizde / Stoke City:2 Beşiktaş:1


Aslında bu maçla ilgili herhangi bir yazı yazmayı planlamıyordum ancak bugün sahada olanları görünce tepkisiz kalmak olmazdı. Kelimenin tam anlamıyla dayak yedi Beşiktaş. Ve bugün kazanan Stoke City görüntüsünün arkasında anti-futbol oldu.

Stoke City'i aslında az çok biliyorduk çoğumuz. Ben, kendi adıma söylemek gerekirse öyle çok derinlemesine incelememiştim oynadıkları oyunu. Zaten incelenecek bir futbol da oynadıkları söylenemez ama yine de çok iddialı değilim Stoke City konusunda. Kafamdaki Stoke City imajı, alabildiğine itici bir teknik direktör ve sahada sert savunma yapıp taç atışlarına bel bağlamış, maç boyun rakip kalede en fazla 3-4 kez ciddi tehlike yaratabilen ve maçları fazla gollü geçmeyen dirençli bir takımdan ibaretti. Bugün bu imaj çok değişmemekle birlikte, olumsuz anlamda ayrıntılandı denebilir.

Şunu net olarak söylemek lazım. Beşiktaş bugün çok uzun süredir oynamadığı kadar güzel bir futbol ortaya koydu. Aksayan şeyler yok muydu? Muhakkak vardı. Bahsedeceğim onlardan da. Ama önce doğrulardan bahsetmek gerek. Carlos Carvalhal çok beğendiğim bir teknik direktör değil. Onun bu takımın başında olmasını kendi açısından bir piyango olarak görüyorum. Ki bugünkü

Stoke City: 2 Beşiktaş: 1 / Perşembe'nin Gelişi...



Beşiktaş, Avrupa Ligi'nde oynadığı ikinci maçta Stoke City deplasmanından eli boş döndü. Maç öncesine baktığımızda geneli itibariyle beklenen bir sonuçtu Beşiktaş'ın kaybetmesi... Stoke City sert takım, kendi sahasında Chelsea ve Man. U.'dan 1, Liverpool'dan 3 puan alabilmiş bir takım vesaire... Ama maç öncesi analizimizde de belirttiğimiz üzere, futbolun teknik yönünde çok zayıflar. Yani topu alıp oyun kuracak, arkadaşlarını yönlendirecek, oyunu şekillendirecek 1 tane bile adam yok İngiltere temsilcisinde.

Kategoriler

201 afrika uluslar kupası 2010 dünya kupası 2014 dünya kupası a milli takım a2 ligi abdul kader keita abdullah avcı adana demirspor adanaspor adnan polat adriano ajax akhisarspor alanyaspor alex de souza alexis sanchez ali sami yen stadı almanya alpaslan dikmen altay amerika birleşik devletleri andre santos andrea pirlo ankaragücü ankaraspor anket antalyaspor arda turan arjantin arsenal arsene wenger as monaco atınç nukan atletico madrid aurelien chedjou avustralya aydın karabulut aykut erçetin aykut kocaman azerbaycan aziz yıldırım ballon d'or bank asya 1. lig barcelona başakşehir batuhan altıntaş batuhan karadeniz bayer leverkusen bayern münih bekir irtegün belçika benfica bertul kocabaş beşiktaş Beşiktaş ve City blogtivi bogdan stancu bolton wanderers boluspor borussia dortmund bosna hersek braga brezilya bucaspor bundesliga burkina faso bursaspor bülent ataman bülent korkmaz bülent uygun bülent ünder caner erkin celal kıbrızlı celtic cem sultan cesc fabregas ceyhun eriş ceyhun gülselam cezayir championship chelsea christoph daum claudio bravo claudio caniggia claudio pizarro claudio taffarel copa america corinthians cristiano ronaldo cska moskova cüneyt çakır çaykur rizespor daniel güiza danimarka david villa deniz kadah denizlispor deportivo la coruna didier drogba didier zokora diego maradona dirk kuijt diyarbakırspor doğaüstü futbol gerçekleri dunga dynamo dresden egemen korkmaz eintracht frankfurt elano elazığspor elvir baliç emiliano insua emmanuel emenike emre can erdoğan arıca eskişehirspor euro 2012 euro 2016 fabio bilica fanzin faryd ali mondragon fatih terim fc sion fc twente felipe melo fenerbahçe fernando muslera ferudun tankut fifa fildişi sahili formalar frank lampard frank rijkaard fransa franz beckebauer futbol sandığı galatasaray gana gaziantepspor gençlerbirliği genoa getafe gheorghe hagi giampaolo pozzo gine gino pozzo glasgow rangers gökhan inler gökhan töre gökhan ünal göztepe granada greuther fürth guillermo ochoa gurbetçi futbolcular guti guus hiddink güncel güney afrika güny kore güvenç kurtar haftanın ardından hakan arıkan hakan çalhanoğlu hakan şükür hakemler hamburg hamit altıntop hannover 96 harry kewell hasan kabze hayrettin demirbaş hertha berlin hırvatistan hikmet karaman hollanda honduras hugo almeida ibb ibrahim üzülmez ibrahima yattara iddaa ilkay gündoğan inceleme incleme ingiltere inter irlanda cumhuriyeti ispanya istanbulspor isveç isviçre italya ivica olic j-league japonya jerry akaminko johan elmander jose mourinho jupp heynckes juventus jürgen klopp kadir has stadı kamerun kardemir karabükspor karlsruhe karşıyaka kasımpaşaspor kasper hjulmand kayserispor keylor navas kıymeti bilinmeyenler kocaelispor kolombiya konyaspor kosta rika kulüpler birliği la liga lazio lefter küçükandonyadis leipzig lens ligue 1 lionel messi liverpool livorno lokomotif moskova lomana lualua los galacticos lucas neill lugano lyon maç öncesi maç yorumu mahmut özgener mainz mali mamadou niang manchester city manchester united manisaspor mario balotelli mario götze marius alexe marsilya martin palermo mateja kezman medhi benatia mehmet ali aydınlar mehmet ekici meksika melih gökçek mersin idman yurdu mert günok mesut bakkal mesut özil metin diyadin metin oktay metin tekin mevlüt erdinç mhk michael owen michael skibbe milan milan baros miroslav klose muhammed demirci muhammet reis mustafa denizli mustafa yücedağ nadir çiftçi napoli necati ateş necip uysal newcastle united nicolas anelka nijerya nostalji notts county nuri şahin nürnberg oğuz çetin oğuz sarvan oğuzhan özyakup olcan adın olympiakos orduspor orhan şam osc lille oscar cordoba ömer toprak panathinaikos paok paraguay pep guardiola pierre webo portekiz porto portsmouth premier league premier lig psg ptt 1.lig radamel falcao rafael benitez rais m'bolhi raymond domenech real madrid real sociedad rıdvan dilmen ricardo quaresma rigobert song river plate robert lewandowski roberto carlos robinson zapata roma romario ronaldinho ronaldo rosenborg sabri sarıoğlu sakıp özberk samet aybaba samir handanovic sampdoria samsunspor schalke 04 selçuk inan selçuk şahin semih şentürk senegal sercan sararer serdal adalı sergen yalçın serie a servet çetin sezer öztürk shakhtar donetsk sırbistan simao sabrosa simon kuper simon zenke sinan bolat sinan engin sivasspor slaven bilic slovakya slovenya spor basını sportivi st etienne stefan scepovic stoke city stsl stuttgart süleyman koç süper final şampiyonlar ligi şenol güneş şili tayfun korkut temur ketsbaia tff thierry henry tim howard tim krul tolgay arslan tolunay kafkas tottenham hotspur toulouse trabzonspor transfer tsg 1899 hoffenheim tsl tugay kerimoğlu tunus türk telekom arena twitter u20 udinese uefa uefa avrupa ligi ufuk ceylan unutulmaz ikililer uruguay ümit karan ümit kayıhan ünal aysal valencia vfl wolfsburg villarreal vincent enyeama volkan şen watford wayne rooney werder bremen wesley sneijder yekta kurtuluş yeni zelanda yeşil burun adaları yıldırım demirören yılmaz vural yunanistan yunanistan süper ligi yusuf şimşek yücel ildiz zenit ziraat türkiye kupası ziya doğan zlatan ibrahimovic zoran simovic zvjezdan misimovic

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails