Fenerbahçe formasıyla geçen tam sekiz sezon. Bu sekiz sezon boyunca oynanmış 326 maçta atılan 158 gol ve yapılan 146 asist... Bu rakamlar Transfermarkt sitesinden ancak rakamlardan, istatistiklerden de önemlisi, her şeyden öte, kazanılan binlerce kalp...
Bugün ani bir şekilde sözleşmesi feshedilen Alex de Souza'yı tanımlamak çok da kolay değil. Ben bu tanımlamayı bir Galatasaraylı olarak yapamazken, gelin bunu bir de Fenerbahçelilere sorun. Aradaki rekabet, yaşanan gerginlikler, Alex'in Galatasaray'a attığı goller hiç önemli değil. Türk futbolu, bugün yaşananların ardından bir değerini kaybetmiştir. Geride kalan sekiz
seneyi düşününce, Alex de Souza Brezilya futbolunun değil, Türk futbolunun bir değeridir.
Aslında Aykut Kocaman teknik direktör oldu olalı, Alex konusunda inceden bir sıkıntı vardı. Bunu zaten hepimiz biliyorduk. Ancak son dönemde olayların bu kadar hızlı ve kontrolsüz gelişmesi açıkçası beni çok şaşırttı. Alex'in özelliklle Twitter yoluyla yaptığı açıklamalar gerçekten de talihsizdi. Ancak bu kriz daha doğru bir şekilde yönetilebilir, Alex'in takıma tekrar katkı vermesi sağlanabilirdi. Ancak işin içine egolar girince seyir değişti. Bana göre Aykut Kocaman'ın Alex olmadan bir sistem kurmak istemesi gayet doğal aslında. Adamın yaşı ne de olsa 35'e gelmiş. Her geçen sene daha geç form tutuyor ve daha durağan top oynamaya başlıyor. Ancak bir şekilde sahada bulunduğu anlarda takımı kendisine öyle bağımlı hale getiriyor ki... Kazanılan maçların çoğunda imzası var. O olmadığında sahada ne yapmak istediğini bilmeyen bir Fenerbahçe var. Taraftar, futbolcular ve hatta rakip üzerinde etkisi çok büyük. Böyle ruhani etkiye sahip bir futbolcuyu Aykut Kocaman'ın yaptığı şekilde kenara çekemezsiniz. Kenara çekmek doğru fikir olabilir ancak bunun bir yöntemi vardır. O yöntem de asla ve asla Aykut Kocaman'ın uyguladığı yöntem olamaz.
İşin bir de Aziz Yıldırım tarafı var. Aykut Hoca yanlış yapabilir. Kaldı ki bana göre geç de olsa hata yaptığının farkına varmıştı zaten. Ancak Aziz Yıldırım'ın enteresanlıklarına bir açıklama getirmek mümkün değil. Önce binlerce kadını eline mikrofon alıp azarladı. Maç bitince kameralara yaptığı açıklamada Alex'le Aykut Kocaman arasında ne kadar net bir tercih yaptığını ilan etti. Ardından çıktığı televizyon programında durumu tatlıya bağlayacağına "Alex çok da umrumda değil" mesajı verdi (tabii söylediklerinden farklı anlamlar çıkaranlar da olabilir). Ve olay bugüne kadar geldi... Eh ne de olsa Aziz Yıldırım'ın, Kadıköy'de bir heykeli yoktu. Bundan sonra da olacak gibi görünmüyor. Tabii bu olayı heykel meselesine indirgeyecek değilim. O, sadece işin espiri yanı ancak Aziz Yıldırım'ın böyle fevri kararlar almasında egosunun büyük etkisi olduğunu da kabul etmek lazım.
Peki Alex hiç mi hata yapmadı. Tabii ki Alex'in de çok hatası oldu. Her şeyden öte, çok daha soğukkanlı olmalıydı süreç boyunca. Bir Fenerbahçe kaptanı olarak "Kol kırılır, yen içinde kalır" şiarıyla hareket edeceğine her türlü duygusunu Twitter yoluyla paylaştı. Bu, hiç de politik bir durum değildi. Belki çok daha önceden yaşanmaya başlamış derin sorunlar vardı da bu Twitter açıklamaları uzun süren bir sabır sürecinin ardından bir patlama noktası oldu, bilemeyiz... Neticede sosyal medyayı kullanmak her ne kadar yararlı olsa da, önemli olanın sosyal medyayı nasıl kullanmak gerektiğini bilmek olduğu bir kez daha ortaya çıktı. İş, objektiflik ve şeffaflıktan uzaklaştı ve yıpratıcı bir hal aldı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi geçtiğimiz hafta içi Brezilya'da bir radyo programına çıkıp çeşitli takımlarla görüştüğünü açıklaması ve ardından Kasımpaşa maçında oyundan alındıktan sonra yedek kulübesi yerine tribüne çıkıp gövde gösterisi yapması, Fenerbahçe kaptanının taşıması gereken sorumluluk anlayışına aykırı düştü. Tabii bir de bizim gözümüzün görmediği ancak duyulanlar var. Mesela Marsilya maçının ardından eşiyle yaşadığı iddia edilen sevinç gibi... Tabii o konuda her ne kadar fazlasıyla söylenti olsa da, bilinenler duyulanlardan ibaret olduğu için direkt olmuş gibi kabul edemiyoruz.
Her ne olursa olsun, olan Fenerbahçe taraftarına oldu diyebiliriz. Taraftarın gözünde Lefter'le bile hemen hemen aynı değere ulaşan (yanılıyorsam affola), Fenerbahçe tarihinin en önemli futbolcularından birisi böyle yakışıksız bir şekilde takımdan kopar/koparılırken, diğer yanda da Aziz Yıldırım ve bir diğer efsane Aykut Kocaman'ın camiada yarattıkları algı darbeye uğradı diyebiliriz. Bundan sonrası nasıl olur bilmiyorum ama Alex'in yokluğunun yaratacağı boşluk çok derin. Hem Fenerbahçe tarihinde, hem de Türk futbolunda... Keşke ondan daha başka şekillerde yararlanılabilseydi. Kim bilir, belki ileride onunla çalışmak isteyen bir yönetim göreve gelir de, Alex bu takımın teknik/idari yapısında rol alır.
0 yorum:
Yorum Gönder