Brezilya ve Kazakistan'a karşı yapılacak maçlar için oluşturulan A Milli Takım aday kadrosu dün açıklandı. Benim de birçok futbolseverle beraber en çok merak ettiğim şeylerden biri, Ömer Toprak'la Hakan Çalhanoğlu'nun davet alıp almayacağıydı. Şu formuyla Gökhan Töre'nin kesin olarak davet alacağı konusunda zaten hemen hemen kimsenin şüphesi yoktu.
Gökhan, Hakan ve Ömer arasında yaşananlara uzun uzadıya girmiyorum. Çoğumuzun defalara sağda solda okuyup izlediği ve hakim olduğu bir mesele... Burada önemli olan krizin nasıl yönetileceğiydi ve bir önceki milli takım kampında Fatih Terim bu krizi hiç de iyi yönetemediğinin sinyallerini vermiş ve yine bildik söylemlerinin ardına sığınmıştı. Dün açıklanan kadro, milli takımın ve
daha da genele bakarsak aslında Türk futbolunun içinde bulunduğu zor durumu teyit eder nitelikte. Hakan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak yok...
Bunu sadece üç futbolcu arasındaki kriminal bir vakada mağdur olanların bertaraf edilmesi olarak okursak eksik iş yapmış oluruz. Bu, Türk futbolundaki mafyatik, kabadayı karakterlerin hakimiyet tescili ve özellikle Terim dönemlerinde üvey evlat muamelesi gören gurbetçi gençlerin de bir kez daha ikinci plana atılması ve hatta belki de uzunca bir süre geleceği parlak gurbetçilerin Türk milli takımı yerine Almanya'yı tercih etmesine neden olacak bir hatadır. Gurbetçilerin ikinci plana atılması ifadesine bakınca "Ömer Toprak ve Hakan Çalhanoğlu ne kadar gurbetçiyse Gökhan Töre de o kadar gurbetçidir" diye bir antitez oluşturabilirsiniz. Fakat aslında öyle değildir. Burada gurbetçilerin bugün ve önceki dönemlerde özellikle Terim bakış açısıyla oluşturulan takımlarda neden pek tercih edilmediklerini irdelemek lazım. Bunu hoca kendi ağzıyla da söyledi aslında. "Bu formayı giymek için can atmayan, gerçekten burada olmayı istemeyen kimse bir daha bu takımda olmayacak" minvalinde bir açıklaması vardı hatırlayanlar olacaktır. Daha önce de milli takım oyuncularının eskisi gibi milliyetçi duygularla ve coşkulu oynamadıklarından bahsetmişti. Fatih Terim'in gurbetçi oyuncularda gördüğü en önemli handikap tam olarak budur. Euro 2008 öncesi Yıldıray Baştürk ve Halil Altıntop'u kadroya almazken de kriteri aynıydı. Onun için öncelik, yetenekten öte coşku ve hırstır. Tabii ki yeteneksiz oyuncuyla uğraşmaz fakat yetenekli+profesyonel (soğukkanlı) oyuncuları tercih etmektense yetenekli (hatta biraz daha az yetenekli)+hırslı, coşkulu (gerekirse fazla zeki olmayan) oyuncularla çalışmayı her zaman yeğledi Fatih Hoca... İdeal profil hep bu şekilde oldu. Soyunma odasındaki motivasyon konuşmaları bu oyuncular üzerinde daha kolay etki gösterdi şimdiye kadar. Bundan sonra da bunlar değişecek değil. İşte tam da bu sebepten Fatih Terim'in 96-2000 sonrası dönemlerinde hiçbir zaman arkasında bir sistem takımı bırakmadığını, daha çok kişiye (hocaya veya futbolcuya) endeksli takımlar bıraktığını görüyoruz. Bu takımların sonu da maalesef çöküş ve ardından yeniden yapılanma oluyor haliyle... Bugün Galatasaray'da yaşananlar da bundan ibarettir. Bugünkü milli takımda henüz başarı yakalayamadığı ve kendi kadrosunu henüz yapılandıramadığı için bu şekilde devam edilmesi halinde, o gittikten sonra yeniden yapılanma söz konusu olamayacaktır.
Ömer ve Hakan'ı Gökhan'dan farklı kılan durum, işte bu mentalite farkıdır. Türkiye'ye gelen gurbetçi oyuncular, buranın şartlarına adapte oldukça daha kalıcı olabiliyorlar. Gökhan da buranın şartlarını öğrenmeye başlayan gurbetçilerden biri. Türkiye'nin futbol iklimine daha çok adapte olmuş, Fatih Terim'in motivasyon tekniklerine daha yatkın bir isim. İşte tam da bu yüzden Ömer Toprak ve Hakan Çalhanoğlu'na nazaran, hocanın gözünde daha "yerli" bir oyuncu.
Konu dağılmış gibi görünse de sorunun tam kalbindeyiz aslında. Ömer Toprak, bugün Bundesliga'nın en iyi stoperlerinden. Defoları yok mu? Mutlaka var. Fakat doğru bir defansif kurguyla Avrupai bir milli takım stoperi bugün kadroda yok. Peki kim var? Son dönemde formsuzluk ve sakatlıkla boğuşan Semih Kaya var. Son iki sezonun en formsuz dönemlerinden birinde olan Bekir İrtegün var. Hiçbir zaman milli takım seviyesinde olamamış Serdar Aziz var ve Bundesliga'da düzenli oynamasına rağmen milli takım tecrübesi hiç olmayan ve Ömer'in çizgisini yakalayabilmesi için önünde uzun bir yol olan Kaan Ayhan var. Kaan'ın çoğu maçı sağ bek ve ön libero olarak oynadığını da ekleyelim. Tüm bu sıkıntılı isimler kadroda fakat Ömer yok. Mesele form ve oyuncu kalitesi ise, ülkenin en iyisi olmaksa tüm bu özellikler Ömer'de oysa ki. Bugüne kadar milli takımda doğru düzgün faydalanamadığımız Ömer, Leverkusen'in hocası Schmidt'in en güvendiği savunma oyuncusu ve takımın genç oyuncularının örnek aldığı lider karakterlerden biri. Sistem oyuncusu...
Ömer'in haricinde kadroda yerini alamayan diğer oyuncumuz Hakan Çalhanoğlu'ndan fazla bahsetmeye gerek yok. Kısaca şunun altını çizelim: Eğer isteseydi bugün Joachim Löw tarafından Almanya milli takımının ilk 11'ine ilk yazılacak birkaç oyuncudan biri olabilirdi. Ama o Türkiye'yi tercih etti. Leverkusen'in hem Bundesliga'da hem de Şampiyonlar Ligi'nde taşıyan isim. Ve fakat biz kendisini milli takıma davet ettiğimizde doğru düzgün faydalanmayı geçelim, onu kadroya dahi almıyoruz. Halen daha Selçuk İnan'dan, Bilal Kısa'dan medet umuyoruz.
Herkesin farkında olması gereken bir durum var. Türkiye'de alt yapılar bugünkü halleriyle kaldıkları sürece biz gurbetçi oyunculara mecbur kalmaya devam edeceğiz. Fakat bu olayın üzerine belli bir vasatın üzerindeki gurbetçileri milli forma için ikna etmek hiç ama hiç kolay olmayacak. Bugün, Almanya'da ya da bir başka Avrupa ülkesinde yıldızını biraz parlatmış bir gurbetçi oyuncuyu Türkiye ligine getirebilmek pek kolay olmuyor. Onlar için en önemli etken milli takım tercihleri. Eğer Almanya, İsviçre veya bir başka üst düzey milli takımı tercih etmişlerse kolay kolay bu topraklara uğramıyorlar. Gelirlerse o milli takımdaki yerlerini kaybedeceklerinin farkındalar. O yüzden genelde Türkiye'yi seçmiş gurbetçileri bu lige getirebiliyor ve ligdeki yerli oyuncu kalite zaafını olabildiğince aşağıya indiriyoruz. Yarın bunu da yapamayacağız. Lige daha kalitesiz gurbetçiler gelecek ve milli takım için bir alternatif arayacaksak bu ikinci sınıf gurbetçiler arasından aramaktan başka bir şansımız kalmayacak.
0 yorum:
Yorum Gönder