Dün akşam Brezilya karşısında kimine göre bir futbol şöleni, öğretici bir ders, kimine göreyse aşağılayıcı bir futbol rezaleti yaşadık. Ben, ikinci görüşe daha yakınım. Evet, iyi bir Brezilya'nın olduğu her futbol ortamı izlemeye değerdir ancak bu durum, karşısındakinin yapmaya çalıştıkları ya da çalışmadıklarıyla tatsızlaşabilir. Biz, dün epey tatsız bir sınav verdik aslında.
Bundan 10-12 sene evvel Dünya Kupası'nda kök söktürdüğümüz, Konfederasyon Kupası'nda yarım kadroyla elimizden kaçırdığımız bir Brezilya vardı. Bugünkü Brezilya'dan da iyi takımdı. Onlarla oynayabilmek için fahiş ücretler ödemek zorunda kalmıyor, iyiden iyie 3.Dünya ülkesi konumuna düşmüyorduk. Maçtan sonra öğrendik ki yakın zamanda Arjantin'le de bir özel
maç oynanacakmış. Bu maçların asıl amacının hazırlıktan öte, halkla milli takımın barışması ve yeniden kaynaşması için bir PR çalışması olduğu gayet açık. Brezilya'nın sahada yaptıklarıyla, Neymar'ın son dakikadaki hırsıyla gerçek futbolseverler hariç aslında kimsenin ilgilenmediği ortada.
Zaten Fatih Terim'in maç sonu açıklamaları da bu konuda yeterli fikri veriyor. Hocanın en çok üzerinde durduğu konu da taraftarın tavrıyla ilgiliydi. Federasyon başkanının neden protesto edildiğini falan sorguluyordu. En çok serzenişi bu konuda yapıyordu. Demek ki hocanın bu organizasyonla ilgili önceliği buydu.
Düne dair akıllarda kalacak tek bir güzel şey var. O da Hamit Altıntop'un maç sonu açıklaması. Hamit, dün iyi oynamadı. Hatta ilk yarıda kaleciye verdiği bir geri pas, az kalsın rakibe asist oluyor ve kalemizde golü de görüyorduk. Fakat onun zihniyet olarak takımdaki en üretken oyuncu olduğunu herhalde kimse inkar edemez. Dün maçtan sonra şunları söyledi Hamit:
"Kabul etmemiz gereken Türk futbolu, bu milli takıma da yansıyor. Zorlu bir süreç, kötü bir süreçteyiz. Bunu kabul etmemiz lazım. Bunu kabul ettikten sonra iyi analiz etmemiz gerekiyor. İşimize sevgiyle, saygıyla ciddiyetle dürüstlükle yaklaşmamız gerekiyor. Gerekiyorsa uyumadan kolları sıvayıp çalışmamız lazım. Hedefimiz olması gerekiyor. Birbirimizi kandırmayalım, yetersiz olduğunu biliyoruz. Ancak ilk hedefimiz bunu kabul etmek, ondan sonra küçük küçük adımlar atmak ve haddimizi bilmek. 20 yaşındaki yavrumuzu ıslıklamak, affedersiniz küfür etmek Türk milletine yakışmaz. O yavrumuza hiçbir konuda yardımcı olmaz. Bütün kulüp başkanları, yönetimdeki insanlar kendilerini sorgulamaları lazım. Futbol içinde olduklarında futbol için ne yaptılar. Sadece para vermek, 'ben bu transferi yaptım, ben bu kadar para verdim' demek, bunlar yeterli değil. Önemli olan sevgi, saygı ve doğruları yapmak. Kazakistan'la önemli bir maça çıkacağız, sonuç ne olursa olsun birbirimizi sevelim. Birbirimizin ayıplarını örtmesini bilelim. Türk kültüründen, ailemizden, dinimizden bunu öğrendik"
Burada her şey kelimesi kelimesine doğrudur. En önemlisi de "birbirimizin ayıplarını örtmesini bilelim" cümlesidir. İşte bu, birlik olmayı, takım olmayı, bir arada ve komplekslere, hırslara mahkum olmadan davranmayı gerektirir. Tıpkı 96-2000 döneminde, 2002'de ve hatta 2008'deki o mucizevi geri dönüşleri yaparken olduğu gibi...
Hamit, buna benzer bir konuşmayı 2011 yılındaki Almanya maçının ardından da yapmış ve ben onun hakkında şunları yazmıştım:
Hamit Altıntop, bu ülke için bir değerdir. Belki yaşından ve yaşadığı ağır sakatlıklardan ötürü saha içinde gerekli katkıyı sağlayamamakta fakat ortaya koyduğu akıl, sürekli çözüm üretmeye meyilli oluşu ve uluslararası tecrübesiyle ülke futbolunun benim gözümdeki umududur. Bu bahsettiklerini uygulayacak, tecrübelerini aktaracak dirayet kendisinden var mıdır bilemem fakat ihtiyacımız olan zihniyet budur. Ben TFF yöneticilerinin yerinde olsam Hamit'in yönetici vasıflarının gelişmesi ve içindeki madenin işlenebilmesi için gerekli eğitimleri bir an önce almasını sağlar ve Türk futbolunun geleceğinin onun inşa etmesi için yolunu açardım. Eğer ki bu potansiyel işlenirse iddia ediyorum, Hamti Altıntop Türkiye'de futbolun gelmiş geçmiş en büyük ismi olabilecek bir kapasiteye sahiptir.
Tabii bunlar plan program, uzun vadeli düşünce ve sabır isteyen işler. Bize pek uygun değil. Hani bir deli çıkar da diğer delilere fırsat verir umuduyla yazdığım şeyler. Yaşayıp göreceğiz.
0 yorum:
Yorum Gönder