Bayern Münih'te Jupp Heynckes sonrası döneme damgasını vuran değişim eminim çoğumuzun dikkatinden kaçmamıştır. Takım, kadro ve oyun sistemi itibariyle günden güne İspanyollaşıyor. Pep Guardiola etkisiyle baş gösteren bu futbol dönüşümü, Bundesliga şampiyonluğunu çok erken getirse de sahadaki futbol yansıması itibariyle pek kimseyi memnun edecek cinsten değil.
2012 yılında takıma katılan İspanyol orta saha oyuncusu Javi Martinez'e, geçen sezon başında teknik direktör Pep Guardiola ve Barcelona'dan gelen Thiago Alcantara, dün itibariyle de Valencia'dan transfer edilen 21 yaşındaki sol bek Juan Bernat eklendi. Guardiola, kendi sistemini iyi uygulayacağına inandığı oyuncuları takıma katmaya devam ediyor. Bu durum, geçen sene
Guardiola'yı Bayern'in kimliğine aykırı futbol oynattığı gerekçesiyle çok sert bir şekilde eleştiren takımın onursal başkanı Franz Beckenbauer'i ne derece memnun eder bilmiyorum fakat oyun tarzı itibariyle pasa dayalı, kimine sıkıcı gelen, kimininse elde edilen başarılardan ötürü doğru bulduğu tiki-taka futbolunun devam edeceği ortada.
Ortada bir İspanyollaşma olduğu kesin. Zira Bernat'ın gelmesiyle birlikte yarı İtalyan yarı Alman Diego Contento'nun takımdan ayrılması da neredeyse kesinleşmiş durumda. Avusturya Milli Takım oyuncusu, yani yine her şekilde Alman futbol anlayışına yatkın David Alaba, mevkisinde yine takımın bir numaralı alternatifi gibi görünse de, zaman zaman formasını genç İspanyola kaptıracaktır. Öyle ki, Bernat transferinin tam anlamıyla bir sistem transferi olduğu açık şekilde ortadayken, kulübün sportif direktörü Matthias Sammer, resmi siteden yaptığı açıklamada "Bernat, uzun süredir gözlemlediğimiz genç ve sıradışı bir oyuncu. Eminiz ki Juan Bernat'la takımımızın geleceği için çok iyi bir yatırım yaptık" diyerek sadece oyuncunun niteliğine dair yorumlarda bulundu. Sammer'in yorumlarında takımdaki Pep Guardiola sisteminden bahsetmemesi çoğu kimseye normal, hatta olması gereken gibi gelebilir fakat Bayern gibi ekol sahibi ve sistem muhafazakarı kulüplerde, bu anlayış değişikliğinin pek de olumlu karşılandığını sanmıyorum.
Tabii ki bu yazdıklarımın yanlış anlaşılmaması gerek. Bayern Münih, sonuç itibariyle Almanya'nın en zengin ve kuvvetli kulübü. Renklerini, tarzlarını ve kemikleşmiş yapılarının öyle bir iki dönemde kaybedecek değiller. Ve yine kendi gelenekleri gereği, ligin önemli oyuncularını kadrolarına katmayı bir şekilde başarıyorlar. Bu sene Sebastian Rode ve Robert Lewandowski transferleriyle bu politikaya da devam ettiler. Yine de bu oyuncuların, Guardiola'nın kendi futbol anlayışını da düşünerek çok ısrarcı olduğu isimler arasında bulunduklarını sanmam. Guardiola'nın da oyun anlayışını hakir gördüğüm gibi bir sonuç ortaya çıkmamalı. Sonuç olarak elde edilen başarılar ortada. Farklı yerlerde denenmiş ve sonuç alınmış bir yöntem söz konusu. Ama sonuca giden yol, muhakkak ki herkese aynı keyfi vermeyebilir. Ligin doğal dengeleri itibariyle yine iyi bir sonuç alacakları da aşikar...
Ayrıca Guardiola takımlarının oynadığı futbolun, o ülkenin milli takımının oyun anlayışına da etki ettiği su götürmez bir gerçek. Esasında birçok ülkede dönemin lokomotifi olan takımlar milli takımın oynadığı oyuna da etki eder. Pep'in Barcelona yıllarında İspanya Milli Takımı da onun oynattığına benzer bir pas futboluyla sonuca gitmeye çalışıyordu. Barcelona'nın bu sene yaşadığı düşüşün ardından İspanya'nın Dünya Kupası'nda gruplardan çıkamayışı birçok şeyin açıklayıcısı aslında. Benzer bir durum, Almanya için de geçerli olacaktır. Guardiola'nın Bayern'inden Neuer, Lahm, Boateng, Schweinsteiger, Götze, Kroos ve Müller gibi önemli oyuncuları bünyesinde barındıran Almanya, Dünya Kupası'nda şimdilik yarı finali görmüş olsa da oynadığı futbol pek kimseleri tatmin etmiyor. Tabii ki bu futbolda yine Guardiola izleri görmek mümkün. Almanların genlerinde olan turnuva başarıları ve Guardiola'nın sonuca yönelik, topa hakim olma eksenindeki futbol anlayışının bir birleşimi olarak bu kupada da başarılı olmaları zaten şaşırtıcı bir durum değil. Bu turda Brezilya'yı eleyerek yollarına devam etmeleri de mümkün. Fakat önceki turnuvalarda sahaya yansıttıkları coşkudan uzak oldukları da bir gerçek.
Önümüzdeki dönem ne getirir, yaşayıp görmek lazım. Guardiola elbet bir gün Bayern'den ayrılacak. Fakat onuna ayrılığından sonra Bayern'deki kadro yapısı ne halde olur, yeni gelecek hoca bu genlere ait olmayan anlayışı nasıl normale döndürür bilemiyorum. Almanya Milli Takımı bir şekilde tekrar göze hoş gelen futbola geri dönmeyi başarır. Neticede ortada bir milli takım geleneği var. Ancak kadro yapısı itibariyle Bundesliga gerçeğinden uzaklaşma eğilimindeki Bayern'in tekrar kendi doğal yapısına kavuşması neye mal olur, orası muamma.
1 yorum:
İspanyol mantelitesi gittiği yeri çoşturuyor. Almanya'nın Dünya Kupası almasındaki en büyük etkenlerden biri Bayern Munich'e yerleşen pas trafiği futbolunun milli takıma taşınması diyebiliriz.
Yorum Gönder