Müthiş bir zafer gecesini daha geride bıraktık. Galatasaray ikinci kez Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde oynamaya hak kazandı. Büyük bir başarı bu. Belki bundan sonrası gelmeyecek ama şu yaşanan duygular da birçok şeye bedel...
Galatasaray'ın işi çok zordu bu gece. İlk maçta İstanbul'da alınan 1-1'lik beraberliğin ardından Gelsenkirchen'de mutlaka gol bulmak gerekiyordu. Rakip, Şampiyonlar Ligi'nde bu sezon hiç yenilmemiş, her maçta gol atmış bir Schalke 04 vardı karşı tarafta. Her şeyden öte bir Alman takımı... Müthiş tempo yapabilen, üst düzey bir takım. Son dönemde form grafiklerindeki yükseliş de ortada. İşte bu rakibe karşı gollü beraberlik ya da galibiyet almak gerekiyordu.
Karşılaşma öncesinde Galatasaray'ın dizilişinin nasıl olacağı çok tartışıldı ancak konuşulanların aksine, Sneijder ve Drogba'nın transfer edildiği ilk günlerde sıklıkla bahsettiğimiz 4-3-1-2'ye yakın bir diziliş gördük. Melo biraz daha derinde oynuyordu sadece. İlk yarı müthiş bir başlangıç yaptı takım. Ardı ardına pozisyonlara girildi. Gol bir türlü gelmiyordu. Schalke savunması çözülmüştü ancak gol yoktu. Derken Riera'nın gereksiz yere riske girmesi ve topu taca atmak yerine kontrol etmeye çalışıp kornere atması sebebiyle Schalke'nin golü geldi. Klasik bir duran top golüydü bu. Sezon başından bu yana bolca yemiştik zaten bunlardan. Ancak hiçbir şey bitmiş değildi. Schalke'nin gol atacağını çoğumuz tahmin ediyorduk. Galatasaray denemeye, zorlamaya devam
etti ve Hamit'in mükemmel golü geldi. Sezon başından bu yana 7-8 topu direkten dönen Hamit, yine direğin içine çarpan şutunda ilk golünü böylesine anlamlı bir maçta, doğduğu kentte buldu. "Her şeyin bir sebebi var" sözü burada anlam kazandı belki de. İlk yarının sonlarına doğru Schalke'nin hücumda olduğu anlarda bu kez Burak topu önünde buldu ve rakip savunmanın arkasına sarkıp Galatasaray'ı öne geçirdi.
İkinci yarıya girerke Schalke'nin baskı yapacağı çok belliydi. Burak'ın golündekine benzer pozisyonlar aranabilirdi. Ancak Selçuk, Hamit ve Melo top hakimiyetini ilk yarıdaki gibi sağlayamadı. Rakip geldikçe geldi, boğdukça boğdu. Özellikle Draxler'in orta sahada dikine çalımlarla ceza sahasına girişleri engellenemedi. Sağ bek Uchida müthiş bir hücum performansı sergiledi. Schalke'nin direkten dönen topunu orta saha oyuncularımızın karşılayamaması nedeniyle Bastos'tan skoru 2-2 yapan golü yedik. Beraberlikten sonra Schalke baskısı devam ediyor ancak hocadan orta sahayı güçlendirecek hamle bir türlü gelmiyordu. Derken herkesin Drogba'nın çıkmasını beklediği anlarda Sneijder-Amrabat değişikliği geldi. Bu değişiklik belki eleştirilebilir bir değişiklikti ancak neticeye bakınca Galatasaray galibiyeti durumu kurtarıyor. Peki kurtarması mı gerek? Tartışılır...
Maçın uzatma anlarında Muslera'nın vakit geçirmek yerine oyunu hızlıca başlatması, Selçuk'un akıl ve beceri dolu bir pasla Umut Bulut'u kaleciyle karşı karşıya bırakması ve Umut'un attığı gol, takımı 3-2'lik galibiyete taşıdı. Burada Muslera'nın hakkını teslim etmek gerek. Orada hücumu düşünmesi harika bir ayrıntı olarak sonuca etki etti. Zaten maç boyunca yaptığı müthiş kurtarışlarla bu böyle günler için transfer edildiğini de göstermiş oldu.
Muslera'dan laf açılmışken, bu sezonu kayıp sezon olarak geçiren Eboue, sakat olmasına rağmen savunmada müthiş direnen Dany, çok ciddi bir sakatlık geçiren ancak o ana kadar kaya gibi direnen Semih, savunmanın arasına girip birçok pozisyonda takımı rahatlatan Melo, harika bir gol atan Hamit, orta sahada ağırlığını zaman zaman koymasa da genel olarak iyi olan Selçuk, çalışmıyor diye eleştirilirken doğru yerinde oynatılınca gayet yararlı olan ve fark yaratan Sneijder, büyük bir özveriyle 30 yaşından sonra sol bek mevkisine devşirilen Riera, bileğinin hakkıyla Şampiyonlar Ligi'nin en golcü futbolcusu olan Burak ve maç boyu savaşıp kalitesini sahaya yansıtan Drogba'yı da unutmamak gerek. Hepsi ellerinden geleni yaptılar. Tabii Gökhan Zan, Amrabat ve galibiyeti getiren Umut Bulut'u da bu isimlere eklemeliyiz.
Artık çeyrek finalde kimin geleceği çok önemli değil. Bu sezon Avrupa'nın en iyi sekiz takımından biri Galatasaray. Bu saatten sonra diğer yedi takımdan kimle eşleşileceği önemli değil. Gerçek olan şu ki, bu takım karşısına kim çıkarsa çıksın direnecek. Bu takım artık gerçek yerini buldu. Şimdi lige yoğunlaşmak çok önemli. Bir çuval incirin berbat olmaması için ligde de aynı ciddiyet sergilenmeli ve bu başarılar sürekli hale gelmeli. Galatasaray bunu yapacak güçte. Daha önce yaptı, bu sene de yapar...
0 yorum:
Yorum Gönder