Süper Lig'in 17. haftasında Kadıköy'den Kardemir Karabükspor geçti. Güçlü rakibi Fenerbahçe'yi 3-1 yenen ancak oynadığı güzel ve karakterli futbol, haftanın gündemi olan Aykut Kocaman'ın istifasının gölgesinde kalan Karabükspor'da, konuşulmayı en çok hak eden isimse Lomana Tresor LuaLua idi.
LuaLua, aynı Galatasaray maçında olduğu gibi Fenerbahçe maçının ardından da "kim bu" dedirtti. Galatasaray'a karşı da müthiş oynayıp galibiyette başrol oynamış ve kamuoyunun dikkatini çekmişti. Arada geçen zaman diliminde unutuldu ve Fenerbahçe maçında tekrar hatırlandı. Gerçi bazen ismi değil de cismi hatırlandı. Kendisine yılların spor yazarlarının "Huawei" dediği bile oldu. Türkiye işte böyle bir futbol ülkesi, Bu kadar futbol var burada...
Oyuncuyu, ada futbolunu takip edenler iyi tanıyordu aslında. 1980 yılında ülkesi Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin (eski adıyla Zaire) başkenti Kinshasa'da doğmuş, ardından 9 yaşındayken ailesiyle birlikte mülteci olarak İngiltere'ye yerleşmişti. Önce atletizmle ilgilendi. Zaten gollerden sonra attığı parendeler de bunun getirisi. Okul yıllarında bir tenis topuyla haşır neşir olurken
dikkat çekti ve 16 yaşında futbola başladı ve 17 yaşındayken de bir kolej maçında ikinci lig takımı Colchester'in yetenek avcısı Geoff Harrop tarafından keşfedildi. Harrop, LuaLua hakkında "O, maçın sonuna kadar tüm takımı tek başına sırtladı. Sahadaki 22 kişinin arasından onu ayırt etmek hiç de güç değildi" şeklinde bir yorum yapıyordu ve genç yeteneğe Colchester kapılarını açıyordu.
1998 yılında Colchester takımıyla sözleşme imzalayan LuaLua, ilk dönemlerde futboldan çok, gece kulüplerine enerji harcıyordu. Kulübün profesyonelleri onu kazanmak için çok uğraştı ve geride kalan iki sezonda 68 maçta 21 gol atıp Premier Lig'in önemli kulüplerinden Newcastle United'ın dikkatini çekmesini sağladılar. 2000-2001 sezonu başlarken, Newcastle United, LuaLua'yı 2,25 milyon Pound karşılığıdna renklerine bağlıyordu. Tabii bu ilk girişim değildi. Daha önce de Ruud Gullit'in menajerliği sırasında 300 bin Pound teklif etmişler ancak reddedilmişlerdi. Newcastle United menajeri Bobby Robson, LuaLua'yı izledikten sonra "Lua Lua'yı çok özel bir yetenek olarak gördüm. Diğerleriyle ne şekilde oynayacağını öğrenmesi gerekiyor ama çok özel ve yeni bir yetenek. Ona göz kulak olmak ve onu el üstünde tutmak gerek. Ancak uzun vadede çok çok şey vadeden bir yetenek alıyoruz" diyordu. Yeni takımındaki ilk sezonunda gol atamadı ancak bolca şans buldu. İkinci sezonunda ligde üç gol atabildi. Sonraki sezona ise ilk dört haftada attığı üç golle başlamasına rağmen zamanla yedek kalmaya başladı. Ocak 2003'te menajeri Bobby Robson'a sert bir eleştiri getiriyordu:
"Artık diğerleri gibi bir şansı hak ettiğimi düşünüyorum. Belki birçok kişi bizim gibi takıma giremeyenlerin yedek kulübesinde oturup para kazanmaktan hoşlandığımızı düşünüyor olabilir. Ancak ben para için burada değilim. Tek istediğim takımda oynamak ve neler yapabileceğimi göstermek"
Bu cümleler LuaLua ile Bobby Robson'ın arasını açmak için gayet yeterliydi. Robson da boş durmuyor ve isyankar öğrencisine verilebilecek en sert cevabı veriyordu:
"Ne cüretle bunları söyler? Bu takımı ben yönetiyorum. LuaLua burada pek profesyonelce davranmamış. Tek yapması gereken ağzını kapamak ve sahaya çıkıp ona yapması için para ödenen şeyi yapmak"
Bu pokemikten sonra LuaLua açısından Newcastle United'da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Birçok maçta ya hiç oynamadı ya da sonradan oyuna girdi. Tam bir sene sonra, 2004 Afrika Kupası'nın ardından kiralık olarak Portsmouth'un yolunu tuttu. Yarım sezonluk kiralık kontratının ardından beğenilirse bonservisi de alınacaktı. Yeni takımında geçirdiği dönemde, Newcastle United ile 1-1 berabere kaldıkları maçta takımına bir puanı kazandıran ve düşme hattından kurtulmalarını sağlayan golü de atan isim LuaLua'dan başkası değlidi.
Portsmouth menajeri Harry Redknapp, onun yarım sezonluk performansından etkilenmiş olacak ki, ertesi sezon için de 1,75 milyon Pound karşılığında tamamen takımın renklerine bağladı. 2004-2005 sezonunda 26 adet lig ve kupa maçına çıktı ve altı gol attı. Bu dönemde FA ile bazı disiplin sorunları yaşadı. Bir sonraki sezon da 26 maçta forma giyiyordu. Birçok maçı milli takım yüzünden kaçırdı.
2006 Afrika Kupası, LuaLua'nın hayatındaki en büyük trajediyi yaşadığı döneme denk geliyordu. Oyuncunun 18 aylık oğlu, geçirdiği zatürre sebebiyle hayatını kaybediyor ve bu durum turnuva bitene kadar yaklaşık 2 hafta süreyle kendisinden saklanıyordu. LuaLua, haberi aldıktan sonra futbolu bırakmaya karar verdi. Ancak onu ilerleyen dönemde ayakta tutacak olan şey de futboldan başkası değildi. Yaşadığı zor dönemin ardından düşen performansı, onu Portsmouth'tan da ayrılmaya itti. 2007-2008 sezonu başlarken, oyuncunun durağı Yunanistan'ın Olympiakos takımıydı. Burada sezona iyi başlasa da yaşadığı sakatlık, birçok maçı kaçırmasına neden oldu. Yine de sezon sonuna doğru iyileşerek takımın yaşadığı lig şampiyonluğuna katkı sağladı.
Olympiakos'un ardından bir süre Katar'ın Al-Arabi takımında oynadıktan sonra tekrar Olympiakos'a döndü. Ardından da herkesi şaşırtan bir şekilde yolu Güney Kıbrıs'a, Omonia'ya düştü. Burada geçirdiği bir sezonun ardından tekrar Ada'ya, Blackpool'a döndü. Ardından da herkesin bildiği gibi Kardemir Karabükspor...
Lomana LuaLua, sıradan bir futbolcu değil. Bunu zaten yetenekleriyle herkese göstermiş durumda. Hücum hattının hemen hemen her yerinde görev alabiliyor. Müthiş kuvvetli ve teknik. Futbol zekası da üst düzey. Bunlar tamam... Ancak onu sıradan bir futbolcu olmaktan çıkaran başka şeyler de var. LuaLua sosyal yönü çok kuvvetli olan bir insan. Bir futbolcudan çoğumuzun beklemeyeceği duyarlılıkta ve verimlilikte işler yapmış. Bunların başında LuaLua Vakfı'nı sayabiliriz. Ülkesi Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin başkenti Kinshasa'da kurduğu vakıf, kimsesiz çocuklar için bir hayata kazandırma merkezi niteliğinde. Kongolu futbolcu, bu vakfın dışında İngiltere'de göçmenlerin nakil işlemleriyle ilgilenen bir hayır kuruluşunun da başında yer alıyor. Ayrıca özellikle Premier Lig'de oynadığı dönemlerde yoğunlukla ırkçılığa karşı mücadele ettiğini ve "Irkçılığa Kırmızı Kart Göster (Show Racism The Red Card)" adlı kampanyada yer aldığını da hatırlatmakta fayda var.
Tabii ki LuaLua'nın bu hayır işlerindeki aktifliğini kendi hayatına bağlayabilirsiniz. Çocuklara olan düşkünlüğü, kendi evladını kaybetmesine, göçmenlere yardım etmesini kendisinin de bir mülteci olmasına ya da ırkçılıkla ilgili yaptıklarını da bir siyahi olmasına bağlayıp basite indirgeyenler olacaktır. Ancak tüm bunlara karşı eli kolu bağlı durabilir, olan biteni görmezden de gelebilirdi. Tıpkı birçoğumuzun yaptığı gibi. Bu bağlamda Lomana LuaLua'nın bu gayretleri, elini taşın altına sokması, dünyaya bir artı değer sunması benim açımdan son derece saygıdeğer.
Umarım ki LuaLua ilerlemiş yaşına rağmen (ki aslında 32 yaş artık çok değil) daha uzun yıllar Karabükspor bünyesinde yer alır ve bilgisini, görgüsünü buradaki futbolseverlere ve genç futbolculara aşılar...
0 yorum:
Yorum Gönder