Fenerbahçe bugün yaptığı açıklamayla Pierre Webo, Egemen Korkmaz, Selçuk Şahin, Bekir İrtegün ve Mert Günok'la yeni sözleşme imzalanmayacağını ve yolların ayrıldığını duyurarak oyunculara başarılar diledi. Gün için de de Bekir İrtegün sosyal medyadan yaptığı açıklamayla kulübünden ayrılacağını ilan etmiş ve Fenerbahçe camiasına teşekkür etmişti.
Bunlar karşılıklı şık davranışlar. Keşke her kulüpte ayrılıklar böyle olsa. Futbolcular da ilerleyen dönemde ayrıldıkları kulübe başka görevlerle gelebileceklerini düşünüp (ortada çok büyük bir haksızlık yoksa) camialarla küsmeden yolları ayırmayı başarabilse... Olay, etik boyutuyla ideale yakın. Teknik boyutu ise olumlu ve olumsuz anlamda tartışılacaktır.
Adı geçen oyuncuları incelediğimizde Mert Günok haricindekilerin 30 ve üstü isimler olduklarını görüyoruz. Fenerbahçe belli ki takımı gençleştirmek ve yavaş yavaş kabuk değiştirmek istiyor. Dün yapılan Simon Kjaer transferi de bu görüşü destekler nitelikte
ve doğru bir transfer. Takımın yaşlılarından Dirk Kuyt zaten ayrılmıştı. Tabii gençleştirme operasyonu söz konusuyken Volkan Demirel ve Emre Belözoğlu gibi isimlerle devam edileceğinin de altını çizmek gerek. Akla gelen diğer isimlerden Mehmet Topuz'un da takımdan ayrılması bekleniyor.
Şimdi geçtiğimiz günlerde yazdığım şu linkteki yazıda değindiğim nokta öne çıkıyor. Fenerbahçe'nin yerli iskeletindeki beton harcı vazifesi gören isimlerden Bekir, Egemen ve Selçuk artık takımda olmayacak. Bu isimler asla birer yıldız değil. Ancak takım ruhunun sürekli diri kalması için önemli yapı taşları. Türkiye'deki başarı kriterlerinden en önemlisinin de sistematik ve modern futboldan ziyade takım ruhu/vatan millet sakarya edebiyatı olduğunu düşündüğümüz vakit, bu oyuncuların sanıldığından da önemli oldıuklarını idrak edebiliyoruz.
Şimdi Fenerbahçe'nin yapması gereken, bu yerli iskeleti yeniden takviye etmek. Elde Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Emre Belözoğlu, Mehmet Topal, Caner Erkin ve Alper Potuk gibi isimler var. Bunlara yenileri katılmalı. 14 yabancı kimseyi kandırmasın. Yerlileriniz baskın karakterli değilse sezon sonunda başarı gelmez. Fatih Terim'in Galatasaray'ın başındayken başarıyı yakaladığı her dönemde elinde baskın bir yerli oyuncu iskeleti vardı. Bu iskelet milli takımı bile uzun süre başarıya taşıdı. Önümüzdeki günlerde Fenerbahçe'nin Şener Özbayraklı ile sözleşme imzalayacağı yazılıp çiziliyor. Şener iyi bir seçim ancak asla tek başına yetmez. Kadro iskeletini yabancı ağırlıklı kuracaksanız o zaman o yabancılara da aidiyet duygusu aşılamanız gerek. Dirk Kuyt'ta bu vardı. Felipe Melo'da da var. Maalesef Türkiye'de bu oyun akıldan ziyade duyguyla oynanıyor ve başarı da buna endeksli. O yüzden uluslararası başarılarımız da tesadüflere bağlı, saman alevi başarılar. Ancak bu gerçeğin değişmesi kısa vadede mümkün değil. Değiştirmesi için eline yetki verilen kişiyse bu duygusal ve hamasete dayalı anlayışın en önemli temsilcilerinden Fatih Terim. Bekleyip göreceğiz...
1 yorum:
Malatya Haber Sitesi Olarak Sizi Takip Ediyorum Başarılarınızı Diliyorum İyi Bloglamalar :)
Yorum Gönder