Bir bahis skandalı... Alt lige düşürülen köklü bir kulüp... Slovenya sınırına yakın, yaşlı nüfuslu bir şehir... Futbola yatırım yapmak isteyen bir sanayici ve İtalya'dan taşıp İngiltere ve İspanya'yı da kapsamaya başlayan bir başarı hikayesi. Giampaolo Pozzo ve Udinese isimleri bir arada anılınca akla gelen ilk ayrıntılar bunlar olsa gerek.
Bugün gelinen noktada Udinese'nin her sezon transferde yaptığı satışlar neticesinde çok büyük karlar elde ettiğini görüyoruz. Az harcıyorlar ancak çok kazanyorlar. Ayrıca Pozzo ailesinin (oğul Gino Pozzo'dan da bahsedeceğiz) Udinese haricinde İspanya'nın Granada ve İngiltere'nin Watford kulüplerinin de yatırımcısı olması, organizasyonun geldiği boyutu gözler önüne seriyor. Biz en başa gidelim ve bugüne nasıl gelindiğini çok da ayrıntısına girmeden görelim...
İşadamı Giampaolo Pozzo ile Udinese'nin yolu 1986'da kesişti. Genoa'dan sonra İtalya'nın en eski kulübü olan Udinese, kuruluşunun 90. yılı olan 1985-86 sezonunda karıştığı şike skandalı nedeniyle bir alt lige düşürüldü. Pozzo da bunu fırsat bilip kulübü satın alarak belki o dönemde kendisinin bile tahmin etmeyeceği bir serüvene yelken açmış oldu. İlk birkaç sezon elbette inişli çıkışlıydı ve Udinese Serie A ile Serie B arası mekik dokudu. Pozzo'nun o dönemde yaptığı yatırımla teknik direktörlüğe Nedo Sonetti'yi getirip kadroyu Antonio de Vitis, Guiseppe Minaudo, Angelo Orlando ve Antonio Paganin gibi isimlerle takviye etmesiyle birlikte istikrar da yakalanmış oldu.
Siyah beyazlı kulübün ilk ciddi başarısı 1996-97 sezonunda geldi. O dönemde takımın teknik direktörlüğünü üstlenen Alberto Zaccheroni ile Serie A'yı Juventus ve Inter'in ardından üçüncü sırada bitirerek UEFA Kupası'na katılmaya hak kazandılar. Avrupa mücadelesine çıkan çıta, 2004-05 sezonunda Luciano Spaletti'nin teknik direktörlüğünde Şampiyonlar Ligi katılımıyla daha da yükseldi.
Biraz da Gino Pozzo'ya dönelim. Giampaolo Pozzo'nun oğlu olan Gino Pozzo, 1994-95 sezonundan itibaren Udinese'de scouting organizasyonunun temellerini atan adam. Zaten yukarıda da okuduğunuz Zaccheroni ve Spaletti dönemiyle yukarıya doğru ivmelenen başarı eğrisinin altında da düzgün ve planlı scouting organizasyonu, dolayısıyla da Gino Pozzo'nun çalışmaları yatıyor. Şu anda kulüp bünyesinde ve outsource olarak 100'ün üzerinde scout görev yapıyor. Tabii ki scouting ile gelen planlı transfer yönetimi ve istikrar, Giampaolo Pozzo'ya bireysel bir başarı olarak da döndü ve 2007-08 sezonunda Serie A'da yılın en iyi kulüp başkanı ödülünü getirdi.
Peki bu işin rakamsal boyutu nerede? Bunun tahmini tespitini yapabilmek için maalesef 90'lı yıllara kadar inemiyoruz. Transfermarkt sitesindeki verilere göre son on yılda ne olup bittiğine kabataslak bir bakalım.
2005-06 sezonundan itibaren Udinese'nin yaptığı transfer harcaması toplamda yaklaşık olarak 195 milyon Euro. Aynı sezondan itibaren yapılan oyuncu satışlarından elde edilen gelir ise yaklaşık 408 milyon Euro. Aradaki fark 213 milyon Euro. İşte bu muazzam bir başarının rakamsal boyutu.
Elde edilen bu gelirin ana kalemlerine de kısaca bir göz atalım:
Oyuncu Alış Bedeli Sonraki Kulübü Satış Bedeli Kiralama Gelirleri
Alexis Sanchez 3 Milyon € Barcelona 26 Milyon € Toplam 1.15 Milyon €
Gökhan İnler 1 Milyon € Napoli 18 Milyon € -
Kwadwo Asamoah 1 Milyon € Juventus 18 Milyon € -
Antonio Candreva 500 Bin € Lazio 8,2 Milyon € Toplam 3 Milyon €
Christian Zapata 500 Bin € Villarreal 9 Milyon € -
Mauricio Isla 525 Bin € Juventus 13,9 Milyon € -
Medhi Benatia Bedelsiz Roma 13,5 Milyon € -
Samir Handanovic Bedelsiz Inter 12 Milyon € -
Luis Muriel 1,5 Milyon € Sampdoria 10,5 Milyon € -
Roberto Pereyra 2 Milyon € Juventus 14 Milyon € 1,5 Milyon €
Allan 3 Milyon € Napoli 11,5 Milyon € -
Tabii ki bu isimler Udinese'nin yaptığı önemli transferlerin sadece bir kısmı. Bu tarz örnekleri çoğaltabiliriz. Ayrıca şu an kadroda bulunan Silvan Widmer, Emmanuel Badu, Bruno Fernandes ve Lucas Evangelista gibi oyuncular da kulübün elinde nasıl bir potansiyel olduğunu ortaya koymak için yeterli.
Udinese'ye burada bir ara verelim ve gelelim işin Granada boyutuna... Giampaolo Pozzo'nun Granada'yı satın aldığı 2009 senesinde takım 3. ligde ve finansal sorunlarla boğuşuyordu. Pozzo'nun elinin değmesiyle birlikte daha ilk seneden (2009-10) 2. lige çıkmayı başardılar. Bir sonraki sene ise 2. ligde play-off oynadılar ve İspanya'nın en üst seviyesi olan La Liga'ya terfi ettiler. Bu transit geçiş, herhalde Granada'ya dokunan elin ne denli güçlü olduğunun göstergesi olsa gerek.
Şu anda Udinese ve Granada arasında yoğun bir futbolcu alışverişi var. Aslen Udinese'nin oyuncusu olup kiralık olarak forma giydiği Granada'da parlayan oyuncular arasında Allan Nyom, Odion Ighalo, Guilherme Siqueira, Luis Muriel ve Orestis Karnezis gibi isimler var.
Granada, sadece Udinese'den aldıklarını parlatmıyor. Kendi bulduğu potansiyelli oyuncuları da parlatıp Udinese'ye gönderiyor. Bunların arasında Gabriel Silva, Allan, Douglas Santos, Silvan Widmer, Naldo, Alexis Zapata ve Molla Wague gibi isimler var.
Tüm bunların haricinde bir de Udinese'ye hiç uğramadan Granada'nın bulup, daha yüksek bedelle doğrudan dışarıya sattığı oyuncular var. Bunların en önemlileri Yohan Mollo, Mikel Rico, Brayan Angulo, Yacine Brahimi ve Jeison Murillo... Bu, şu anlama geliyor: Granada sadece Udinese'nin oyuncularını parlatan, ekonomik olarak da sadece Udinese ve dolayısıyla Pozzo ailesine sırtını dayayan bir kulüp değil. Kendi başına değer yaratan ve bunu gelire dönüştüren bir kulüp. Tekrar rakamlara bakacak olursak, Granada'nın Pozzo ailesi tarafından satın alındığı yılın bir sonraki sezonundan itibaren (2010-11) transfere yaklaşık olarak toplam 40,7 milyon Euro para harcadığını, buna karşın oyuncu satışlarından da yaklaşık 44,1 milyon Euro kazandığının altını çizelim. Üstelik burada bir ayrıntı daha var. Örneğin Granada'ya 3 milyon Euro karşılığında kazandırılan Udinese'ye gönderilirken de 3 milyon Euro'ya gönderilmiş. Yani arada gösterdiği performansla değeri artmış olmasına rağmen bu değer artışı Udinese'ye yapılan satışa yansıtılmamış. Bu tarz oyuncular başka bir kulübe gönderilse Granada çok daha fazla gelir elde edebilirdi.
Dönelim bir diğer yatırım olan Watford'a... Pozzo'ların Watford'u satın aldıkları 2012 yılında yaptıkları yatırım yaklaşık olarak 15 milyon Pound civarındaydı. Kulübün stadının yenilenmesi için de yaklaşık 18 milyon Pound tutarında bir para harcadılar. Gino Pozzo'nun başında bulunduğu bu projede üç yıl geride kaldı ve takım 2014-15 sezonundaki başarılı performansıyla İngiltere'de futbolun zirvesinde yer alan Premier Lig'e çıkmayı başardı. Şu anda Watford'un geldiği nokta rüya gibi. Gino Pozzo, henüz Championship'teyken yaptığı açıklamalarda Watford'un bir pilot takım değil, başlı başına bir proje olduğunu söyledi. Ki bu da Premier Lig ve Serie A'nın yayın ve reklam gelirleri, dünya çapında izlenirliği düşünüldüğünde işin gittiği doğal nokta aslında. Şu an Watford, önceliği Udinese'den alıp Pozzo ailesinin birinci önceliği haline gelmiş durumda. Tabii ki bunun etkilerini gözlemleyebilmek için takımın önce Premier Lig'de kalıcı olması gerekiyor.
Watford da aynı Granada gibi bu zamana kadar Udinese'nin oyuncularının tecrübe kazanmasına yardımcı oldu. Ve fakat yine aynı Granada gibi kendi yetiştirdiği oyuncuları da ihraç etti. Bunun haricinde Watford'la Granada arasında da bir oyuncu trafiği var. Şu anda projenin para harcanan, yatırım yapılan ayağı Watford. Çok zorlu bir ligde tutunmaya çalışıyorlar ve kısa vadede para kazanmaktan çok, kalıcı olup uzun vadede kazandırma misyonu üzerlerine yüklenmiş durumda. Gino Pozzo için zor ancak başarılabilir bir sınav. Neler olacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz.
Bir gün bir Türk kulübü de benzer işlere bu rollerden herhangi birini üzerine alarak girer mi bilemiyorum. Girerse doğru organizasyon ve planlı bir çalışmayla kalkınacağı kesin...